Fransız foto muhabiri Alain Keler 1979 ve 1982 arasındaki El Salvador ve Guatemala’daki iç savaşlardan, 1979’daki İran devrimine, 1989’daki Pekin’deki ayaklanmalardan, 1986’daki Etiyopya’daki kıtlıklara kadar, dünya çapında sayısız olayı kadrajına alarak zamanın tanığı oldu.
Fotoğrafçı olmak istemedim, ama fotoğraf çekmek istedim, çünkü benim için dünyayı göstermenin gerçekten önemli bir yoluydu.
Daha önce Sygma ve Gamma ajansları için çalışan Keler, 1980’lerden beri Lübnan, Çeçenya, İsrail, Filistin, İran devrimi ve yaşanan diğer çatışmaları raporlamaya başladı. Zamanın tanıklığını üstlendiği fotoğraflarında yalnızca savaş fotoğrafları yoktu. Yıkımlarla birlikte sürüklenen halklar da vardı. Bunların başında Avrupa’ya göç eden, şiddete maruz kalan çingeneler vardı.
“Fotoğrafçının izlemeye ve öğrenmeye devam etmesi gerektiğini düşünüyorum. Meydana gelen her şeyi merakla gözlemlemeli, sürekli gelişmeli ve fotoğraf çekmelisiniz. Herkes kendi taşını taşıyarak yapısını oluşturur.”
Alain Keler’in en büyük dürtüsü, her zaman tanıklık yapma ve bunu yaparken dünya tarihinin sismik olaylarına yakalanan insanlara bir surat verme arzusu olmuştur. Keler’in fotoğraflarını duygusal olarak zamansız kılan şey işte budur: olaylar geçmişte yıllarca uzanıyor olsalar bile, izleyici fotoğrafçı empatisiyle savaşın yarattığı dünyaya yakından bakar.
Yazı: Sevil Ateş