1939 yılında Naziler Polonya’yı işgal ettikten kısa bir süre sonra, ülkenin en büyük gettosu olan Lodz Getto’su kuruldu.
Savaş boyunca Lodz’da 210.000’den fazla kişi hapsedildi. Esir tutulanlar arasında bir kişi daha vardı, Henryk Ross…
Nazi işgalinden önce Polonya’da spor fotoğrafçısı olan Henryk Ross, sahip olduğu geçmiş sayesinde, gettonun Yahudi Konseyi İstatistik Ofisi (Judenrat) için görevlendirildi. Her gün kendi halkının yaşadığı trajediye tanıklık ederek bu görüntüleri kayıt altına aldı.
Ross asılanların, açlıktan ölenlerin ve morgdaki sayısız cesetlerin fotoğraflarını çekti. Resmi işinin bir parçası olarak, mahkumların ve Lodz’un tekstil – deri fabrikalarının propaganda amaçlı fotoğraflarını da belgeledi. Ross yakalanırsa, kendisinin ve ailesinin işkence görerek öldürüleceğini biliyordu, buna rağmen Naziler’den gizli film negatiflerini çaldı ve toprağa gömdü.
Eylül 1942’de, on yaşın altındaki çocukların hemen hemen tamamının gettodan alındığı ve daha sonra Chelmno’da öldürüldüğü korkunç bir olay gerçekleştirildi. 1944 yazına gelindiğinde, gettoda 45.000’den fazla insan açlıktan, hastalıktan ve cinayetten öldü. On binlerce insan toplama kamplarına gönderildi ve Chelmno’daki gaz kamyonlarında öldürüldü. 19 Ocak 1945’te Sovyet Ordusu gettoyu kurtardığında hayatta kalan 877 kişi arasında biri daha vardı, o da Henryk Ross’du.
Henryk Ross’un fotoğrafları Mendel Grossman’ın imgeleri gibi, tanıdık; açlık, umutsuzluk ve ölüm sahnelerini betimliyor. Ross’un görüntüleri, Lodz Gettosu’ndaki yaşamın karmaşık gerçekliği hakkında daha derin bir tarihsel bilgi edinmemize yardımcı olacak türden. Nitekim bu “trajedinin kayıtları” 1961’deki Eichmann davasında delil olarak kullanıldı. Yıkım, aşağılanma, açlık ve cinayetlerin arasında bir ıstırabı kayıt altına almak Ross’un yüreğinde bir yara olarak kaldı…
Yazı: Sevil Ateş