Kompozisyonu tasarlarken, çerçeve içerisindeki bu alanları ifade etmek istediğimiz duygular doğrultunda kullanmak fotoğrafı güzelleştirmenin etkili yollarından biridir.
Fotoğrafçılıkta tekniğe ne kadar hakim olursak olalım aslında her şey duyguları ifade edebilmekle ilgilidir. Bir fotoğrafı çekerken verdiğimiz her karar, bir düşünce sürecinin parçasıdır ve fotoğrafımızı etkilediği için çok önemlidir. Negatif ve pozitif alanlar muhtemelen hepimizin farkında olmadan fotoğraflara dahil ettiği kompozisyon ögeleridir. Çekim öncesinde kompozisyonu tasarlarken, çerçeve içerisindeki bu alanları ifade etmek istediğimiz duygular doğrultunda kullanmak aldığımız sonuçları oldukça fazla etkiler. Bu fotoğraflarımızı güzelleştirmek, izleyicinin dikkatini çekmek ve duyguları etkili bir şekilde ifade etmenin güçlü yollarından biridir.
Pozitif alan ana objenin ya da objelerin olduğu, kompozisyonun öne çıkan bölümüdür. Bu genellikle ağaçlar, bir tepe, bir portrede insanın yüzü, vahşi yaşam fotoğrafında bir hayvandır. İzleyicinin gözünü yönlendirmek ve vurgulamak istediğimiz bu kısımdır. Negatif alan ise, ana konuyu çevreleyen boş alanı ifade eder ve fotoğrafın izleyici tarafından nasıl algılanacağını büyük ölçüde etkiler. Öznenin nerede olduğu bellidir ve izleyiciye araştırılacak bir alan bırakmaktadır. Bu alanları etkin bir şekilde kullanabilme, esas objemiz ve arka plan arasında doğru bir denge oluşturabilmekle gerçekleşebilir. Ustaca kullanıldıklarında birbirlerini güçlendirerek ilgiyi artırırlar.
İyi bir görsel kompozisyonun en önemli amaçlarından birisi de dengeye kavuşmaktır. Görüntünün dengesi ise içerisindeki görsel ağırlıklar ile belirlenir. Bu ağırlıklar bakan gözün nereye ilerleyeceğini, nerede yavaşlayacağını ve hatta duracağını belirler. Çerçeve içerisinde özne görevini yapan ana objemiz en fazla görsel ağırlığa sahip olmalıdır. Sonuçta bu ağırlık da çerçevenin geri kalanıyla dengede olmalıdır. Bu nedenle kompozisyonu tüm bunları hesaba katarak oluşturmak gerekir. Alanlardan herhangi birisinin çok az veya fazla olması fotoğrafın dengesini tamamen bozabilir. Örneğin çok fazla negatif alanın çevrelediği bir obje izleyicide istenilen etkiyi bırakmayabilir, diğer yandan çok az negatif alanın olduğu bir çerçevede vurgulamayı amaçladığımız objeyi öne çıkarmakta zorluk yaşayabiliriz.
İlk başta negatif alanın sadece konuyu çevreleyen bir boş alan ve diğer önemli unsurları vurgulamak için bir araç olduğu aklımıza gelebilir. Bu elbette ki doğru bir düşünce değildir. Öznenin öne çıkmasına ve izleyicinin dikkatini çekmesine yardımcı olan en önemli kompozisyon ögesidir. Fotoğraftaki her şey gibi, negatif alan da görsel bir ağırlığa sahiptir. Bu yüzden nereye ve ne kadar yerleştirileceğine doğru karar verebilmek önemlidir. İnsan beyni fotoğrafa baktığında ilgisini çeken bir nokta arar. Eğer ortamda çok fazla obje var ve gözün yeteri kadar gezeceği alan yoksa şaşırabilir. Karmaşıklık hissi veren fotoğraflara uzun süre bakmak istemeyebilir. Aralardaki negatif alanlar nefes alacak boşluklar bırakır. Objelerin göz tarafından tanımlanmasını, şekillerin ve boyutların daha doğru görülmesini kolaylaştırır. İzleyicinin nereye odaklanacağını bilmesini sağlar.
Ayrıca insanın dikkatini bir defada birçok şeye verebilmesi de kolay değildir. Buradaki önemli noktalardan birisi negatif alanı avantaj olarak kullanabilmektir. Fotoğraf karesinde dengeli bir oranda negatif alana yer verdiğimizde izleyicinin dikkatini dağıtan ve ana objemizle rekabet eden daha az şey olur. Ayrıca izleyicilerin gözleri biraz dinlenme şansına sahip olduğu için fotoğrafın bütününü sakin ve huzurlu bir etki sarar. En nihayetinde fotoğrafımızın nasıl görüneceğini belirleyen odak noktalarımızın etrafındaki boş alanlardır. Negatif alan ifadesi bazen göreceli olabilir. Sadece boş bir alan içerdiği düşünülse de desenlerden, dokulardan renklerden hatta başka nesnelerden bile oluşabilir. Önemli olan amacını yerine getirmesi yani ana konumuzu vurgulamasıdır. Su ve gökyüzü bunun en güzel örnekleridir.
Negatif alan sanat, mimarlık, müzik ve tasarımda da kullanılır. Tasarım ve çizgi romanlarda ayrı bir önemi vardır. Özellikle logo çalışmalarında negatif alanı görüntüde ayrı bir şekil oluşacak şekilde tasarlayarak farklı ifadeler oluştururlar. Kullanım alanı hangi sanat dalı olursa olsun ilkeleri hep aynıdır. Negatif ve pozitif alanların ikisi de ayrı öneme sahiptir çünkü her biri farklı duygusal mesajlar vermemize yardım ederler. Pozitif alanın fazla olduğu bir fotoğraf bize kalabalığı, gücü, hareketi, ya da karmaşayı hissettirebilir. Çektiğimiz fotoğrafın aktif, güçlü ve birçok farklı ilgi odağının olmasını istiyorsak daha fazla pozitif alan içerecek şekilde tasarlayabiliriz.
Tam tersi olarak negatif alanın fazla olduğu görüntüler bize yalnızlık, huzur, sakinlik, yalıtılmışlık gibi duyguları hissettirirler. Aslında bu durum izleyicinin gözünü sadece odak noktasına çekmekten fazlasını yaptığımız anlamına gelir. Fotoğraf karesinin hikayesini ve ruh halini de değiştiririz. Prensip olarak kolay gibi görünse de negatif alanları etkili bir şekilde fotoğraflarımıza dahil edebilmek zaman zaman zorlayıcı olabilir. Sonuçta yapmamız gereken tek şey bu alanları aramak değil örneğin dar alan derinliği gibi birçok farklı fotoğraf tekniğini kullanarak istediğimiz negatif alanı oluşturabilmektir. Tüm kompozisyon kurallarını ve fotoğraf tekniklerini iyi anlayıp bir arada kullanabilmek bu nedenle çok önemlidir.
Fotoğrafta negatif ve pozitif alanları kullanmak için aslında çok fazla özel kurallar yoktur. Tekrar tekrar deneyerek biraz da sezgisel olarak kullanımı öğrenilebilir. Dengeyi hissedene kadar farklı oranlarda pozitif ve negatif alan kullanmaya çalıştığımızda her oranın fotoğrafa farklı bir his kattığını görebiliriz. Kompozisyon becerileri geliştirilirken, gözlerin hem ana konuya hem de arka plana aynı anda dikkat edebilmesi önemlidir. Konumuza biraz yakınlaşmak çerçeveye biraz daha alan eklemeye yardımcı olurken, bazen de biraz geriye doğru hareket etmek aynı objenin çerçevede daha küçük görünmesine yardımcı olabilir. Kompozisyon kuralları sadece fotoğrafçılığımıza değil dünyayı görme biçimimize de etki edecek araçlardır. Tüm bunları anlamlı bir görsel yaratabilmek için, kendi yöntemlerini oluşturarak kullanmak sanatçının kendisine kalmıştır.
Yazı: Özgür Semerci