Bilim insanları, insanların iletişim kurmak için bunları nasıl kullandıklarını öğrenmek için 1.001 selfie üzerinde çalıştı ve bu fotoğrafların beş farklı kategoriye ayrılabileceği sonucuna vardı: “estetik”, “hayal gücü”, “kişilik”, “ruh hali” ve “zihin teorisi”.
Bamberg Üniversitesi Duygusal ve Bilişsel Bilimler Enstitüsü’ndeki psikologlar, yeni bir çalışmada selfie’lerin anlambilimini araştırmaya koyuldu.
“Her ne kadar ‘selfie’ terimi artık 21. yaşını kutluyor olsa da ve selfie’ler sanat tarihinde fotoğrafçılıkta yaklaşık 200 yıldır, resimde ise 500 yılı aşkın bir süredir biliniyor olsa da, farklı selfie türlerine ilişkin net bir sınıflandırmadan hâlâ yoksunuz.” başyazar Tobias Schneider bir yayınında şunları söylüyor :
Pazartesi günü Frontiers in Communication dergisinde yayınlanan çalışmada araştırmacılar/psikologlar, 132 katılımcıdan ünlüler ve halk da dahil olmak üzere çeşitli kişilerin spontane selfielerini açıklamalarının nasıl istendiğini ayrıntılarıyla anlatıyor.
Psikologlar daha sonra her katılımcının incelemesi için toplam 1001 otoportre havuzundan 15 rastgele özçekim seçmek üzere bir algoritma kullandı.
Ekip daha sonra katılımcıların anlık tepkilerini yazmaları için selfie başına beş metin kutusu sağladı. Araştırmacılar, katılımcıların ilk izlenimlerini “ruh hali” gibi 26 kategoriye ayırmak için bu verileri işlediler.
Bilim adamları daha sonra bu kategorilerin yanıtlarda ne sıklıkta göründüğünü ve birlikte görünüp görünmediklerini analiz ettiler. Yazarların “anlamsal profiller” olarak adlandırdığı selfie’ler için beş farklı ana kategori kümesi belirlediler.
Selfie Kategorilerinin Açıklanması
Selfie’ler için beş farklı kategori veya anlamsal profil, “estetik”, “hayal gücü”, “kişilik”, “ruh hali” ve “zihin teorisi” idi.
Araştırmacılara göre “estetik” en popüler selfie kategorisi olup, belirli bir tarzı ya da “estetik deneyimi” ortaya koyan fotoğrafları ifade ediyor.
Bu kategori, belirli bir poz verme şekli, sıra dışı saç modeli, ördek suratı yapma veya bir fotoğrafın arka planında resimlerin gösterilmesi gibi selfielerdeki estetik yönlerin ana bileşenlerini gösterebilir. Hatta bu, bir selfiede resim ayrıntılarını kırpmak için ayna kullanmak gibi sanatsal teknikleri de kapsayabilir.
İkinci en popüler kategori ise öznenin nerede olduğuna veya ne yapıyor olabileceğine dair varsayımları tetikleyen selfieleri ifade eden “hayal gücü”. Genellikle resimdeki kişinin bir partide veya tatilde olduğunu ima edebilecek binalar veya diğer nesneler bulunur.
Üçüncü en popüler tür olan “kişilik”, deneğin kişiliğinin nasıl olabileceğine dair anlam taşır; örneğin arkadaş canlısı, kendine güvenen veya utangaç olup olmadığı.
Bu arada “durum” selfieleri, fotoğrafta tasvir edilen kişinin veya atmosferin algılanan ruh halini yansıtır; örneğin sahnenin rahat mı yoksa korkutucu mu olduğu.
Son olarak “zihin teorisi” selfieleri, fotoğrafı izleyenleri öznenin kişiliği, güdüleri ve kimliği hakkında varsayımlar ve teoriler yapmaya teşvik ediyor.
Schneider, “‘Zihin teorisi’ kategorisinin bu kadar sıklıkla ifade edilmesinden oldukça etkilendik, çünkü bu, içsel duygu ve düşünceleri iletmenin çok karmaşık bir yoludur” diye açıklıyor.
“Bu, selfielerin iletişim açısından ne kadar etkili olabileceğini gösteriyor.”
İmaj kredisi: Tüm fotoğraflar, Tobias Matthias Schneider ve Claus-Christian Carbon’un Frontiers in Communication’da yazdığı “Özçekimlerin Semantiği Üzerine” aracılığıyla .