Raghu Rai, hem fotoğraflarıyla hem de yazılarıyla Hindistan’da yetmişli yılların sonrasında meydana gelen trajedinin ön belleğini oluşturdu.
Ezilen sınıfların yaşamlarına odaklanarak; sosyal, politik ve kültürel temaların ikilemini bir arada, gerçekçi bir üslupla yansıttı.
“İçinde yaşadığımız zaman karmaşık ve çok katmanlı. Hindistan’ın deneyimi yataydır, hiçbir yerden başlamaz, hiçbir yerde bitmez. Herhangi bir sanat formunda doygunluk noktası vardır, ifadenin aşırı yüklenmesi onu aşağı gösterir. Uzayda bir an yeterli değildir ve panoramik bir deneyim, herhangi bir durumda gerçekleşen anların eşzamanlılığını yakalama olasılığını yaratır. Ve uğraşmak için çok daha büyük bir tuval açar. ”
1965 yılında Hindistan’daki ekonomik buhranın yarattığı etkiyle işsiz kalan Raghu Rai, iş bulabilme umuduyla fotoğraf çalışmalarına başladı. Bir yıl gibi bir süreden sonra Yeni Delhi’deki The Statesman gazetesinde işe alındı. Aynı zamanda bağımsız bir fotoğrafçı olarak çalışmalarına devam eden Rai; bilinçli bir şekilde renkli fotoğrafı reddederek, siyah-beyaz fotoğraflar üretti. Ona göre insanın ruhunu yakalamak önemliydi ve bu da siyah-beyaz çekilmiş bir fotoğraf aracılığıyla olabilirdi.
“ İnsanları renkli olarak fotoğrafladıklarında kıyafetlerini fotoğraflıyorsunuz. Ama insanları siyah – beyaz fotoğrafladığında, onların ruhlarını fotoğraflıyorsun! ”
Rai’nin fotoğrafları 1971 yılında Paris’te sergilenince, Henri Cartier-Bresson’un dikkatini çekti. Bresson, 1977’de Rai’yi Magnum grubuna katılmak üzere aday gösterdi. Böylelikle Rai, Magnum’a katılan İlk Hintli fotoğrafçı oldu. 1984 yılında Bhopal’da gerçekleşen kimyasal felaketi fotoğraflayan sanatçı, acının coğrafyasında yalnızlaştıran insanların trajedilerine ortak oldu. Bhopal’da bir fabrikadan yayılan zehirli gazla ölenlerin sayısı, 7000 olarak tahmin edildi. Felaketten sonra Raghu Rai, bir çocuğun yüzünü gömülmeden kısa bir süre önce fotoğrafladı. Bu fotoğraf, o yıllarda trajedinin simgesi haline geldi.
“Eşi görülmemiş bir kaos sahnesiydi. Dünya şirketlerinin faaliyetlerinden sorumlu tutulmadıklarında, maliyetleri ve güvenlik standartlarını düşürmelerine izin verildiğinde insanlara ne olduğunu göstermek için elimden geleni yaptım.”
Raghu Rai’nin ortaya çıkardığı görüntüler, bizi içerisine çekerek empati kurmamızı ve sahnenin bir parçası gibi hissetmemizi sağlar. Her zaman yakın çekimle ve çarpıcı kompozisyon dâhilinde bireylerin ruhuna sinen duyguyu yakalar. Rai’nin çalışmaları; bir coğrafyaya sinen hüznü, acıyı, yok oluşu, yabancılaşmayı ve yaşama sinen ıssızlığı açığa çıkarır.
“ Arka plan neden bulanık? Her şey dürüst olmalı!”
Yazı: Sevil Ateş