Sainte Pulchérie Fransız Lisesi’nin İFSAK (İstanbul Fotoğraf ve Sinema Amatörleri Derneği) işbirliğiyle düzenlediği, doğa ve belgesel fotoğrafçılığın öncülerinden Cafer Türkmen’in “1950’lerde İstanbul ve Anadolu’da İnsan Manzaraları” temalı retrospektif fotoğraf sergisi 26.02.2019 – 26.03.2019 tarihleri arasında Od’A-Ouvroir d’Art sanat galerisinde gezilebilir.
Cafer Türkmen, fotoğrafın belgesel değerini önemsemiş, en sıradan şeylerin bile zaman içinde belgesel özellik taşıyacağını düşünerek optik gözün tanıklığında, dönem Türkiyesinin görsel tarihini kaydetmiştir. Aynı zamanda fotoğraflarını, seyretmeye doyum olmayan bir estetik bağlamla harmanlayabilmiştir.
Aralıksız 40 yıl öğretmenlik yapacağı Mimar Sinan Üniversitesi’nde Sabih Gözen ve Zeki Faik İzer gibi akademisyenlerle birlikte fotoğraf ve sinema bölümlerinin açılması için büyük özveri gösteren duayen fotoğrafçı Cafer Türkmen, Hacer Yılmaz’ın gerçekleştirdiği röportajda öğrencilerine verdiği tavsiyelerden bahseder:
“Makine iyi ya da kötü olsun mutlaka fotoğraf çeker. Yeter ki olanaklarını iyi bilsinler. Gazi Eğitim’de İrfan isminde fotoğrafa çok meraklı bir öğrencim vardı. Bir gözlük camı aldı, bir kutuya yerleştirdi. Odak noktasını buldu. Bana geliyordu, ben bir film koyuyordum ; elini kapatıp gidiyordu. Filmin toleransı da çoktu. Vizörden bakıp elini çekip pozlandırırdı. Duran şeylerin gayet güzel fotoğrafını çekiyordu. İnsan isterse iğne deliğinden bile fotoğraf çekebilir. Benim makinemin olanağı yok demeyin, olanakları sonuna kadar kullanın…”
İFSAK’ın kurucularından olan Cafer Türkmen’in arşiv niteliğindeki değerli fotoğraflarından oluşan bu retrospektif sergiye tüm sanatseverleri bekliyoruz
Sergi, 26 Mart’a kadar Galeri ODA’da ziyaret edilebilir.
CAFER TAYYAR TÜRKMEN (1920-2007)
Ordu’da doğdu.
Fotoğrafı ilk defa 7-8 yaşlarındayken Ulubey Jandarma Karakolu komutanının elinde gördü. Fotoğraf, komutanın dedesine aitti. İlk basım işini, 13 yaşındayken komşusunda, gaz lambası ışığı kullanarak yaptı. İlk fotoğrafını, 1937’de Balıkesir Necati Bey İlköğretim Okulu’na girdiğinde arkadaşı Celal Zafer’in makinesi ile çekti ve çıkan sonucu çok beğendi. Harçlıklarını biriktirerek ilk makinesini aldı: ikinci el bir 6.5 x 11 Kodak. Bu başlangıç, hayatının rotasını belirledi.
Film yıkamayı ve baskı yapmayı Cemal Işın’ın “Pratik Fotoğrafçılık” kitabından kendi kendine öğrendi. Kısa bir süre Giresun’da, Bulancak’ta ve Kılıçlı Köyü’nde köy öğretmenliğinden sonra, 1942’de Ankara Gazi Eğitim Enstitüsü Resim-İş Bölümü’ne başladı ve orada Şinasi Barutçu ile tanıştı. Türk fotoğraf tarihinin önemli figürlerinden olan Barutçu, Cumhuriyet döneminde fotoğraf derslerini ilk kez eğitimin müfredatına alan kişiydi. Cafe Türkmen’in gideceği yolda onun en büyük rehberi oldu. İkinci Dünya Savaşı’nın ardından fotoğraf malzemeleri piyasada daha kolay bulunmaya başladı. Bu süreçte sürekli fotoğraf çekti ve ilk birincilik ödülünü 1945 yılında Ankara Halkevleri Fotoğraf Yarışması’nda aldı. Bunu 1946’da Türkiye Halkevleri Fotoğraf Yarışması birinciliği izledi. Gazi Eğitim Enstitüsü’nü bitirince, İstanbul Yenikapı Ortaokulu’na resim-is öğretmeni olarak atandı. Aynı zamanda yolu İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi Zooloji Enstitüsü Direktörü Ord. Prof. Dr. Curt Kosswig ile kesişti. İşte bundan sonra hayatının rotasını tamamen fotoğrafa çevirdi. Fırat’ın doğusuna geçme yasağı, 1950’lerde kaldırılınca, Curt Kosswig ile birlikte bilimsel gezilere başladı. Bu yıllarda hem asli görevi olarak bilimsel-belgesel fotoğrafçılık yaptı, hem de belgeyi ve oradaki yaşam tarzını görüntüleyerek bir arşiv hazırladı. 1962 yılında Devlet Güzel Sanatlar Akademisi Grafik Bölümü’nde ek görevle fotoğraf öğretmenliğine başladı. 1980’den sonra da Mimar Sinan Üniversitesi adını alan bu kurumda, Güzel Sanatlar Fakültesi Fotoğraf Bölümü’nde öğretim görevlisi olarak çalıştı. 2002’de buradan ayrılırken Osman Hamdi Bey Salonu’nda eserlerinin retrospektif sergisi düzenlendi. Eşinin 1985 yılındaki vefatından sonra hayatını oğlu, iki kızı ve torunları ile ve daima çalışarak tamamladı. 20 Ocak 2007’de aramızdan ayrıldı.