Bir DSLR fotoğraf makinesinin size göre olup olmadığına karar vermeniz için size yardımcı olacak tüm bilgileri biraraya getirdik.
Çok sayıda fotoğraf makinesi tipi vardır, ancak gelişmiş, objektifi değiştirilebilir modeller söz konusu olduğunda, hiçbir şey DSLR’den daha ikonik değildir. Adı, “profesyonel fotoğraf makinesi” ile neredeyse eş anlamlıdır, ancak amatörden ileri seviyeye geniş bir yelpazede kullanıcıları kapsayan çok çeşitli DSLR’ler mevcuttur. DSLR’nin popülaritesi son yıllarda daha küçük aynasız fotoğraf makinelerinin yükselişi ile azaldı, ancak hala birkaç önemli nedenden ötürü birçok kişi tarafından sevilen bir format. İşte bir DSLR’nin ne olduğunu, nasıl çalıştığını ve onu aynasız ve bas-çek fotoğraf makinelerinden ayıran şeyi anlamak için bilmeniz gereken şeylere bir bakalım.
DSLR’yi tanımlama
En basit anlamda DSLR fotoğraf makinesi, dijital bir tek lensli refleks kameradır. Fotoğraf makinesinin gövdesinin içinde bulunan bir prizma (daha yüksek teknolojili DSLR’lerde) veya bir dizi ek ayna (genellikle alt uç modellerde) aracılığıyla lensten gelen ışığı optik vizöre yansıtan bir ayna sistemi bulunur. Çekim yaptığınız şeyi, tam olarak objektif yoluyla görebilmenizi sağlar ve burada “refleks” (aynanın yansıması) teriminin anlamı budur.
Deklanşöre basıldığında bu ayna kalkar, örtücü (shutter) açılır ve objektiften geçen ışık, fotoğrafın oluştuğu görüntüleme sensörüne resmi düşürür.
Aynasız veya bir bas-çek fotoğraf makinesiyle karşılaştırıldığında bu tasarımın avantajı, gerçek zamanlı olarak, optik vizörde çekeceğiniz sahneyi tam olarak görebilmenizdir. Sensörün, fotoğraf makinesinin başka bir yerinde ayrı bir dijital göstergeye aktarması gibi, bas-çek ve aynasız kameralarda olabileceği gibi bir gecikme yoktur. Dezavantajı, pozlama ayarlarınızı optik vizörden yansıtarak aynasız bir fotoğraf makinesi üzerinde yapabildiğiniz şekilde önizleme yapamazsınız. (DSLR’nin yansıtma aynasına sahip olmadıkları için, aynasız kameralar bu şekilde adlandırılmıştır.)
Daha az bahsettiğimiz avantajlardan başka biri de, DSLR’lerin olağanüstü bir pil ömrüne sahip olmasıdır, çünkü optik vizör çok az güç harcar. Canon’un EOS Rebel T7i modeli gibi başlangıç modelleri, en az 600 çekim için genellikle iyi bir performans sergilerken, Nikon’un 45 megapiksellik D850 modeli gibi profesyonel modellerde ise pil 1000’den fazla çekime dayanabilir.
Kırpılmış vs tam çerçeve
DSLR’lerin daha kafa karıştırıcı unsurlarından biri de sensördür. Daha çok megapiksel hakkında konuşmamız gerekirken, megapiksel sayısından ziyade sensörün fiziksel boyutu, DSLR fotoğraf makinelerine, akıllı telefonunuz veya bas-çek çekimlerine göre bir görüntü kalitesi avantajı sağlıyor. DSLR üreticileri tarafından sunulan iki ana sensör türü var: Tam çerçeve ve APS-C (genellikle “kırpılmış çerçeve”/crop olarak adlandırılır).
En basit terimlerle açıklarsak, tam çerçeveli bir kameranın içindeki sensör, 35 mm’lik bir filmin standart çerçevesinin boyutudur. Tam çerçeve terimi buradan gelir. Öte yandan APS-C sensörleri, standart 35mm’lik negatif fotoğraf boyutunun yaklaşık yarısı kadardır ve sonuç olarak, kırpma faktörü olarak adlandırılan sonucu oluşturur.
Kırpma faktörleri hakkında bir açıklamamız olacak, ancak kameranın sensörünün 1.5x kırpma faktörüne sahip olması durumunda, 50m’lik objektif tam çerçeveli bir fotoğraf makinesindeki 75mm’lik bir objektif ile yaklaşık aynı görüş alanına sahip olacaktır. Bu eklenen“zoom”, telefoto lensinizle biraz daha fazladan erişim elde etmek istediğinizde işe yarar, ancak tam kare bir fotoğraf makinesinde olduğu gibi geniş açılı bir lensle elde edilen geniş çekimleri elde edemezsiniz. (Bu, APS-C’ye özgü geniş açılı bir lens kullanılarak hafifletilebilir.)
Çoğu üretici hem tam çerçeve hem de APS-C modelleri için lensler üretiyor ve tüm markalar kırpma çerçeveli gövdelerde tam çerçeve lensleri kullanmanıza izin verirken, genellikle başka bir yol izlemeniz önerilmiyor. Canon gibi bazı markalar fiziksel olarak buna izin vermiyor. Nikon gibi, tam çerçeveli bir gövdede kırpma lensi kullanan markalar, tüm sensör alanını kullanmıyor ve bu nedenle görüntünün önemli ölçüde kırpılmasına yol açılıyor.
Daha büyük daha iyidir
Bas-çek fotoğraf makineleri ile karşılaştırıldığında, en küçük DSLR fotoğraf makineleri bile çok daha büyüktür. Boyuttaki artış, onları taşıma açısından biraz daha az kompakt yapar, ama yine de bu, içindeki daha büyük sensörler sayesinde görüntü kalitesinde bir artış anlamına gelir.
Bu büyük sensörler, özellikle düşük ışık koşullarında kullanışlıdır. Sensör ne kadar büyük olursa, “gördüğü” şey o kadar aydınlık olur ve daha fazla ışıkla çalışmak zorunda olmakla resminiz daha net olur. Kameralı telefonunuzun loş ışıklı bir restorandaki performansından hayal kırıklığına uğramışsanız, bu, sensörün yeterince ışık almamasındandır. Aynı durumda bir DSLR, daha iyi bir performans gösterirdi.
Otomatik odaklama, DSLR’lerin en iyi bas-çekleri bile geride bıraktığı başka bir alandır. DSLR’lerdeki otomatik odaklama teknolojisi sadece daha hızlı değil, aynı zamanda her türlü hareketli nesnenin çekimi için önemli olan, çok daha iyi sürekli performans ve arka planı çıkararak nesneyi izlemeyi sağlar. Bir objektifin kalitesi, otomatik netlemenin ne kadar hızlı ve hassas olduğunu da etkiler ve eski objektifler daha yavaş olma eğilimindedirler, ancak genel olarak bir DSLR, diğer fotoğraf makinelerinin çoğundan daha hızlı odaklanır.
Bir DSLR’nin bir bas-çek fotoğraf makinesine göre en büyük avantajlarından biri, farklı lensleri kullanabilme yeteneğidir.
Deneyimli olabilirsiniz, ister çerçeveye daha fazla şey sığdırmak isteyin ister uzaktaki nesneler için biraz daha fazla erişim isteyin, bazen sadece dahili lens yeterli olmaz. Bir DSLR’de lensleri değiştirmek kolaydır. Manzaralar için geniş açılı modellerden, spor ve vahşi yaşam için süper telefotolara, o yumuşak arka plan bulanıklığını yaratan geniş açıklıklı portre lenslerine kadar çok çeşitli lensler vardır.
Her kamera üreticisi kendi özel montaj sistemine ve beraberindeki lenslere sahiptir. Sigma, Tamron ve diğerleri gibi üçüncü parti objektif üreticileri, tüm fotoğrafçılara eşlik etmek için lenslerini çoklu montajlı tiplerde sunma eğilimindedirler.
Evde eski fotoğraf makinelerinin lensleri varsa, bunları Fotodiox tarafından üretilenler gibi bir adaptör yardımıyla DSLR’ye monte edebilirsiniz. Bu yüzden, bir DSLR’den en iyi şekilde yararlanmak için lenslere çok fazla para vermeniz gerektiğini düşünmeyin.
Aynasız fotoğraf makineleri aynı zamanda lensleri değiştirme yeteneğine de sahiptir ve genellikle DSLR’lerden daha kompakttır. DSLR fotoğraf makineleri çok uzun bir süredir mevcutturlar, özellikle üçüncü parti olmak üzere, DSLR fotoğraf makinelerinde aynasız fotoğraf makinelerine göre daha fazla lens seçeneği vardır.
Aksesuar bolluğu
DSLR fotoğraf makinelerinin bir başka gücü de, onlarla birlikte çok sayıda aksesuar ve ek ekipman kullanma yeteneğidir. Çoğu DSLR, ‘hot shoe’ denen, kameranın üstündeki esas olarak elektrikli bir montaj ayağını içerir. Bu ayak en çok harici flaşlar için kullanılır, ancak mikrofonlardan kablosuz tetikleyicilere kadar bağlamak için çok çeşitli başka ekipmanlar da tasarlanmıştır.
DSLR fotoğraf makinelerinde ayrıca çeşitli adaptörleri, tetikleme sistemlerini, harici monitörleri, mikrofonları, kablolu flaşları ve hatta GPS modüllerini takmak için bir dizi bağlantı noktası vardır. Bu çok yönlülük, ister fotoğraf stüdyosunda ister Himalayalarda bir yerde olsanız da kameranın tam ihtiyaçlarınıza göre özelleştirilmesini kolaylaştırır.
DSLR size göre mi?
Sonuçta, bu sizin karar vermenize bağlıdır, ancak umarız bu açıklamalar seçiminizi biraz kolaylaştırır. DSLR’ler, mükemmel görüntü kalitesi, büyük bir lens seçimi ve birçok durumda faydalı olan tam gün performansı sunar. Ama aynı zamanda büyük ve ağırdırlar, bu da onları taşımayı daha da zorlaştırır.
Bir Yorum