100 yıl önce çekilen fotoğraflar yabancı bir ülke gibi görünebilir ama o fotoğraflardaki insanlar dünyayı siyah beyaz olarak deneyimlememişlerdi.
Dijital sanatçı ve fotoğraf restoratörü Stuart Humphryes, son projesinde 20. yüzyılın başlarında çekilen görüntüleri restore etmek için en son renk teknolojisini kullandı.
Hayatın Renkleri Humphryes tarafından izleyicilerini geçmişle buluşturmak için yaratıldı. İnanılmaz renklendirme çalışmasında izleyicinin bu fotoğraflardaki insanlarla bir yakınlık ve daha derin bir duygusal rezonans geliştirmesini istiyor.
Her görüntünün çizikleri ve tozu temizlemesi, hasarları onarması ve ışık seviyelerini düzeltmesi ortalama birkaç saat sürer. Humphryes ayrıca ayrıntıları geliştirmek ve keskinleştirmek için en son yapay zeka (AI) teknolojisini kullanıyor.
Humphryes, Lippmann plakaları, Paget plakaları ve Autochromes üzerinde çekilenler gibi erken dönem renkli fotoğrafları topladı. İnsanların geçmişe dair varsayımlarına meydan okumak amacıyla, bu eski renkli fotoğrafların soluk tonlarını aldı ve onlara keskin, canlı bir kalite kazandırmak için onlara taze bir soluk verdi.
Humphryes, The Colors of Life’ın okuyucularının “geçmişi yepyeni bir şekilde görmelerini, tarihin zenginleştiğini ve yaşamın gerçek renklerinin yeniden canlandığını görmelerini” istiyor.
Humphryes daha önce TV renklendiricisiydi ve çalışmalarının büyük beğeni topladığı BBC dizisi Doctor Who’da çalışıyordu.
Hayatın Renkleri 17 Ekim’de uluslararası olarak satışa çıkıyor ve Gestalten tarafından satılıyor.