Fujifilm’in fark yaratmayı başaran yeni aynasız fotoğraf makinesi modeli Fujifilm X-Pro3 en yeni inceleme konuğumuz oldu.
Aynasız fotoğraf makinesi pazarının en önemli isimlerinden Fujifilm, ürün gamını büyütmeyi sürdürüyor. Firmanın X-Serisi fotoğraf makineleri arasına eklediği en yeni modeli ise X-Pro2’nin yerini alan Fujifilm X-Pro3 oldu. Kendisine has önemli bir detayı bulunan aynasız fotoğraf makinesi, geçmiş ile gelecek arasında bir bağ kuruyor ve özellikle gövde kalitesinde çıtayı yükseltiyor. Peki model tam olarak nasıl bir deneyim sunuyor? Gelin bu fotoğraf makinesi dünyasının yeni üyesine hakkında bilinmesi gereken her detaya yakından bakalım;
- RETRO TASARIMLI GÖVDE
- İLGİNÇ KULLANIM YAPISI
- PERFORMANS VE FOTOĞRAF KALİTESİ
- SON SÖZLER
- DETAYLAR
- TEKNİK ÖZELLİKLER VE PUANLAMA
RETRO TASARIMLI GÖVDE
Fujifilm X-Pro3 firmanın artık alıştığımız, hiçbir zaman eskimeyen retro tasarımı çizgisini sürdürüyor. Gerçekten çok güzel bir gövde tasarımı bulunan model, yukarıda da dediğimiz gibi geçmiş ile gelecek arasında güzel bir bağ kuruyor. Dışarıda kullanırken aşırı dikkat çekmeyen “lensleri değiştirilebilir” fotoğraf makinesi, her zaman yanınızda taşıyabileceğiniz bir gövde ağırlığına sahip. Uzun süre taşıdığınız zaman eğer ufak bir lens tercih ettiyseniz hiçbir şekilde yorulmuyorsunuz.
X-Pro3’ün gövdesi titanyum kullanılarak üretilmiş. Bu sayede oldukça sağlam olan ve yüksek yalıtımı ile yağmurdan etkilenmeyen fotoğraf makinesi, aynı zamanda bir “Duratect” kaplama seçeneğine de sahip. Modeli Türkiye’de ya sadece titanyum kasada siyah renkte, ya da yine titanyum üstüne Duratect kaplama kullanan siyah ve gümüş renk seçenekleriyle alabiliyorsunuz. Fujifilm’e göre bu kaplama titanyum kaplamanın çok güzel ve eşsiz dokusunu kaybetmeden makinenin çiziklerden korunması sağlıyor.
Test için bize gelen Duratect kaplamalı versiyon ile yaptığımız denemelerde herhangi bir çizik gözlemlemedik. Makinenin üstü kesinlikle çantaya sokup çıkarma durumlarında ya da üzerinizdeki kıyafetteki düğmelerden dolayı çizilmiyor. X-Pro3’ü oldukça uzun ömürlü hale getiren bu özel kaplamanın, makineye bir artı kattığı tartışılmaz. Ancak bunun için ekstradan 1.500 TL ödenmesi gerekiyor. Makinesini özenle kullanan kişilerdenseniz modeli Duratect kaplama olmadan almak daha mantıklı olabilir. Sonuçta standart titanyum gövde de gerçekten oldukça sağlam duruyor. Ancak ben en sağlamını ve dayanıklısını istiyorum diyenler için bu 1.500 TL’lik yatırım “uzun vadede” ciddi şekilde fark yaratabilir.
Fujifilm X-Pro3 gövdesi ile ilgili mutlaka bahsedilmesi gereken önemli bir konu ise tutuşunun kolay olmaması. Eğer elleriniz normalden biraz daha büyükse modeli tutma konusunda ciddi sorun yaşayabilirsiniz. Makinenin ön sağ kısmındaki üç parmağın oturması için konulan kısım tutmayı kolaylaştırıyor ancak mükemmel bir kavrama getirmiyor. Burasının biraz daha derin olması çok daha iyi olabilirdi dedirtiyor. Ancak bu kavrama sorununun sadece Fujifilm X-Pro3’e özel olmadığını da belirtelim. Birçok aynasız fotoğraf makinesi de ufak gövdeleri nedeniyle DSLR’lar kadar rahat kavrama sunmuyor.
Bu bağlamda ufaltılan gövdelerin en büyük olumsuz etkisi maalesef bu oluyor. Sevindirici şekilde bahsettiğimiz duruma karşı kullanıcılar tamamen çözümsüz bırakılmamış. Firmanın Fujifilm X-Pro 3 modelinin tutma ergonomisini artıran ve harici olarak elde edilebilen bir aşağıda görebileceğiniz opsiyonel “tutak” eklentisi bulunuyor. Bu alındığı zaman modelin tutma kısmı çok daha derin hale geliyor. Bu da modeli kullanmayı / kavramayı kolaylaştırıyor.
İLGİNÇ KULLANIM YAPISI
Kullanım için ayrı bir paragraf açmak istedik çünkü Fujifilm X-Pro3’de özellikle öne çıkarılan bir “saf fotoğrafçılık” detayı yer alıyor. Ancak buna geçmeden önce biraz genel kullanımdan bahsedelim. Eğer daha önce bir Fujifilm aynasız fotoğraf makinesi kullandıysanız bu model size tanıdık bir deneyim sunuyor. X-Sistem dünyasına yeni giren birisinin ise modele hakim olmak için biraz zaman geçirmesi gerekiyor. Bu çok da uzun sürmeyen kullanım süresi sonunda her şeyin ne kadar akıllıca yerleştirildiği ve kullanımın ne kadar kolay olduğu ortaya çıkıyor. Üzerindeki tuşların basma hissiyatları oldukça iyi olan X-Pro3, “fotoğrafı yönetmeyi” çok kolaylaştıran kontrol tekerleriyle de beğenimiz topladı.
Bu tekerler ne yanlışlıkla hareket edecek kadar yumuşak ne de kullanımı zorlaştıracak kadar sert. Burada orta yolu çok iyi bulan Fujifilm mühendisleri, ayarlara hızlı erişim sağlamanıza olabilecek en rahat şekilde imkan tanımış. Arkasına yerleştirilen “çok yönlü joystick” ile hem menülerde hem de fotoğraf çekerken kontrol etmenin kolay olduğu modelin, önünde ise eski yıllara gönderme yapan ve vizör modları arasında geçiş sunan bir “kol” yer alıyor. Bu da çekim sırasında daha sonra değineceğimiz optik ve elektronik vizör arasında hızlı geçiş sunuyor.
Fujifilm X-Pro3 arkasında “normalde kapalı” duran bir dokunmatik ekran yer alıyor. Bu ekranın dokunmatik özelliği menülerde gezerken çalışmıyor. Dokunmatik ekran özelliği sadece fotoğraflara bakarken ya da onlara zoom yani yakınlaşma yaparken görev yapıyor. Burada akıllı telefon ekranı kadar sorunsuz ve akıcı bir deneyim sunulduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Ekrana çift dokunma ile fotoğrafa yüzde 100 zoom yapılabiliyor ve bu da netliği kontrol etme sürecini çok kolaylaştırıyor.
Gelelim Fujifilm X-Pro3’ün en önemli detayına yani taşıdığı saf fotoğrafçılık mottosuna. Bu motto nereden geliyor? Bu motto direkt olarak eski “filmli fotoğraf makinesi döneminden” geliyor. Biliyorsunuz filmi fotoğraf makineleri üzerinde bir LCD ekran yer almıyor ve çekilen fotoğraflar ancak banyo işlemi sonrasında karşımıza çıkıyordu. Şimdi ise dijital ekranlar ve sistemler sayesinde fotoğraf üretimi çok daha hızlı ve birçok kişiye göre “özensiz” hale geldi. İşte bu fotoğrafın ve fotoğraf çekmenin daha değerli olarak kabul edildiği eski döneme gönderme yapan Fujifilm, 2020’ye girmemize çok kısa bir süre kala büyük bir adım atarak X-Pro3’ün “gizli” olarak geçen LCD ekranını geri plana attı. Firma bu konuda direkt olarak şu açıklamayı yapıyor:
Gizli LCD daha geleneksel bir çekim tarzını teşvik etmekte ve fotoğrafçılara, vizörden bakarak tasarım yapmaya yoğunlaşmayı önermektedir. Tabii ki ekranı açarak çekim aralarında fotoğrafları kontrol edebilirsiniz ancak, X-Pro3 aslında fotoğrafçılık içgüdülerinize güvenmeyi ve her fotoğrafı kontrol etmenin oluşturduğu dikkat dağılmalarından arınarak çekim yapmanızı istemektedir.
Peki X-Pro3’nun “gizli LCD ekran” yaklaşımı tam olarak nasıl bir deneyim sunuyor? Açıkçası biz bunu günümüz alışkanlıkları çerçevesinde çok kullanışlı bulmadık. Fujifilm dahil olmak üzere firmalar çok uzun süredir kullanıcıları LCD ekrandan çekim yapmaya ve çekimlere hızlı olarak bakmaya alıştırmış durumda. Bu yüzden de LCD ekranı geri plana itmek kullanıcı deneyimini gerçekten baltalıyor. X-Pro3’ün ekranını sürekli olarak açık tutmak da sıkıntı yaratıyor. Çünkü modelde hareketli bir menteşe kullanılmadığı için ekran sadece aşağıya doğru açılıyor. Ekran aşağıya doğru açıkken hem taşımak hem de kullanmak çok rahat olmuyor.
Çekimi elbette LCD ekran yerine hibrit vizörden rahatlıkla yapabiliyorsunuz. Ancak çektiğiniz fotoğrafı kontrol etmek adına her seferinde ekranı yeniden açmanız gerekiyor. Bu durum dijital döneme alışmış kişiler için süreci oldukça yavaşlatıyor. Günümüzde “LCD ekran ile dikkatinizi dağıtmayın” düşüncesi pek de gerçeği yansıtmıyor. Firma keşke ekranı standart bir çok yönlü hareket yetenekli ekran gibi, gövdeye sıfır şekilde sürekli açık tutulabilir şekilde yapsaymış dedirtiyor.
Fujifilm X-Pro3 bünyesinde bir LCD ekran daha yer alıyor. Bu 1,28 inç boyutundaki renkli “bilgi ekranı”, 3 inç’lik ana ekranın arkasında dışarıya dönük olarak bulunuyor ve pili çıkarmadığınız süre boyunca açık duruyor. Bu bilgi ekranının amacı adında da geçtiği üzere kişilere temel çekim bilgilerini sürekli olarak sunmak, Film Simülasyonu ya da beyaz dengesi gibi ayarları kolayca görmesini sağlamak. “Saf Fotoğrafçılık” mottosunun bir parçası olan bu ekran, gayet kullanışlı. Modelde bir üst bilgi ekranı olmadığından birçok konuda buradan bilgi sahibi olunabiliyor. Bu ekran fotoğraf yanında video ayarları için de görev yapıyor. Ancak yukarıda da dediğimiz gibi Fujifilm bu ekran yerine yerine bir üst bilgi ekranıyla beraber normal şekilde hareketli bir LCD ekran kullanabilirdi. Arkadaki aşağıya doğru açılan ana ekranın, fotoğraf makinesi tripod üstüne konulduğu zaman da sıkıntı yaşattığını belirtmeden geçmeyelim.
Modelin kullanımı konusunda elbette hibrit vizör sistemine de ayrı bir paragraf açmak gerekiyor. Modelde elektronik vizörün kolaylığı ile optik vizörün konforu bir araya geliyor. Kullanıcılara “lens içinden bakma keyfini yaşatan optik bir vizörün (OVF) verdiği fotoğrafik hazzın kıymetini biliyoruz” diyen Fujifilm, burada gerçekten güzel bir iş ortaya koymuş. Daha önce de bahsettiğimiz ön kısımdaki kol ile elektronik ve optik vizör arasında geçiş yapabiliyorsunuz. Burada hangisini kullanacağınız elbette size kalmış. Yüksek çözünürlüğe ve yüksek yenileme hızına (200 Hz) sahip OLED vizör, elektronik olduğunu hissettirmeyecek kadar net ve oldukça akıcı çalışıyor. Gözünüzün önüne kocaman bir ekran getiren vizör, çektiğiniz fotoğrafları görüntülemenize ya da direkt olarak burada menüler arasında dolaşmanıza imkan tanıyor. Ancak burada açık şekilde belirtmemiz gerekiyor. Biz optik vizörü çok daha keyifli bulduk.
Rangefinder OVF ile vizör çerçevesinin dışındakileri sürekli olarak takip edebiliyor ve böylece deklanşöre basmadan önce bir kompozisyon fırsat çıkarsa hemen yakalayabiliyorsunuz. Optik tarafta gözünüzün önüne birçok bilgi getiren X-Pro3, optik vizörde kendinize ufak bir elektronik pencere açmanıza da imkan tanıyor. Bu sayede fotoğrafın belirlediğiniz ayarlara göre nasıl çıkacağını anlık olarak görebiliyorsunuz. Bu gerçekten büyük bir kullanım kolaylığı getiriyor ve hibrit yapının ne kadar kullanışlı olduğunu gözler önüne seriyor.
PERFORMANS VE FOTOĞRAF KALİTESİ
Fujifilm X-Pro3’te firmanın güçlü X-T3 modelinde de kullandığı, fotoğraf kalitesi kendisini kanıtlamış 26,1 megapiksel X-Trans4 CMOS sensör yer alıyor. Gücünü X-Processor 4 görüntü işlemcisinden alan aynasız fotoğraf makinesi, teste gelen Fujinon XF23 mm F2 R WR objektif ile oldukça iyi bir fotoğraf kalitesi sunmayı başardı. RAW’ları (.RAF formatında) bir APS-C sensörden beklendiği seviyede dinamik aralık sunan fotoğraf makinesi, fotoğraf tarafında özellikle diğer X-Sistem modelleri gibi taşıdığı Film Benzetimi altyapısı ile fark yaratıyor.
JPEG formatında çekimlerde çalışan bu Film Benzetimi sistemi, fotoğrafları Fujifilm’in “ikonik” filmlerinin renkleriyle tonluyor ve temel olarak bir “filtre” olarak görev yapıyor. X-Pro3 içerisinde yeni eklenen “Klasik Neg.” olmak üzere 11 farklı filtre seçeneği sunuluyor. Bu modlar yerine göre güzel kullanırsanız gerçekten çekim sonrası düzenleme yapmaya ya da filtre eklemeye gerek bırakmayacak renklerde fotoğraflar elde etmenize imkan tanıyor.
Gelelim 26,1 megapiksel X-Trans4 CMOS sensörün ISO performansına. Modelin ISO performansını genel olarak beğendiğimizi belirtelim. ISO 160-12800 arasını “doğal olarak” kullanabilen makine, ISO 6400’e kadar oldukça temiz sonuçlar sunuyor. Kumlama miktarı ISO 6400 ve sonrasında kendisini iyice hissettirmeye başlıyor ve bu seviye üstünde yazılımsal olarak kumlama azaltma yapmak zorunlu oluyor. Kumlama performansı açısından özellikle çektiği fotoları ağırlıklı olarak sosyal medyada paylaşacaklar için hiçbir sorun bulunmadığını açık şekilde belirtelim.
Çekim için en önemli konuların başında otomatik netleme geliyor. Bu konuda da X-Pro3’ün oldukça iyi bir performans ortaya koyduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Model çok düşük ışıkta dahi sorunsuz olarak netleyebiliyor ve sürekli netlemesini sürdürebiliyor. Aynasız fotoğraf makinesinin otomatik netleme konusunda kimseyi pişman edeceğini düşünmüyoruz. Özellikle de bu makinenin hitap ettiği sokak fotoğrafçılarını. Bünyesinde yer alan çift SD kart yuvası özellikle kart arızalarına karşı en önemli ve sevindiren detayları arasında yer alan aynasız sistemi fotoğraf makinesinin, pil ömrünü de yeterli bulduk. Özellikle Fujifilm’in “saf fotoğrafçılık” odağında hedeflediği gibi ekranı kapatarak ve optik vizörü kullanarak ciddi sayıda çekim yapabiliyorsunuz.
Resmi olarak yapılan testler optik vizör ile 440 fotoğraf, elektronik vizörle ise 370 fotoğraf seviyesinde yer alıyor. Bu rakamlar yerinin alındığı X-Pro2’ye oranla hatırı sayılır oranda daha iyi. Ayrıca modelin USB-C portu üstünden de rahatlıkla şarj edebiliyorsunuz. Bu port üstünden veri aktarımı da yapılabiliyor.
Fotoğraf kalitesi yukarıda da söylediğimizi gibi yüksek olan Fujifilm X-Pro3, video konusunda da beklentileri fazlasıyla karşılıyor. Model ile 4K çözünürlükte saniyede 30 kare video (Her seferde 15 dakika maksimum) çekebiliyor. Direkt olarak video odaklı tasarlanmayan fotoğraf makinesi, buna karşın yaptığımız denemelerde bizi kesinlikle pişman etmedi. Keskin görüntüler sunan ve 1080P çözünürlükte saniyede 120 kareye kadar çıkabilen model, elbette direkt olarak video çekimleri için alınacak bir kamera değil. Ancak ihtiyacınız olduğunda sizi sunduğu kalitesi ile kesinlikle pişman etmiyor. Otomatik netleme video tarafında da güzel çalışıyor.
Modelin bünyesinde bazı akıllı özellikler de yer alıyor. Burada kesinlikle sunulan “HDR” yani yüksek dinamik aralık modu dikkat çekiyor. Bu mod seçildiği zaman makine birden fazla fotoğraf çekiyor ve bunları kendi içerisinde bir araya getiriyor. Bu sayede hem gölge hem de parlak alanlardan maksimum oranda veri çıkarılabiliyor. Özelleştirilebilen HDR özelliği sayesinde dinamik aralık ciddi düzeyde artırılabiliyor. Bu mod özellikle sabit unsurların çekimini yapan manzara fotoğrafçılarının hoşuna gidecek gibi görünüyor. Bu modun hareketli anlar için tasarlanmadığını belirtmek gerekiyor.
Bu arada X-Pro3’ün akıllı telefonlar üstünden rahatlıkla kontrol edilebildiğini de belirtelim. Hem iOS hem de Android için sunulan uygulama ile makineyi telefonunuz üstünden kontrol edebilir, fotoğraf çekebilir ve çektiğiniz fotoğrafları akıllı telefonunuza aktarabilirsiniz. Burada sürecin sorunsuz çalıştığını belirtmekte fayda var. Bağlantı kolay şekilde kurulabiliyor ve tüm süreç gecikmesiz şekilde seri çalışıyor.
SON SÖZLER
Fujifilm X-Pro3 genel olarak oldukça güzel bir aynasız fotoğraf makinesi. Gövde ve fotoğraf kalitesi ile oldukça beğenimizi toplayan model, buna karşın açık şekilde herkese hitap etmiyor. Bu makine tam olarak fotoğrafçılığın özüne inmek ve bunun için kendisini zorlamak isteyenlere odaklanıyor. Özellikle sokak fotoğrafçılığını yaşam biçimi haline getirenleri kapsam alanına alan fotoğraf makinesi, 9.999 TL’lik gövde fiyatıyla (Duratect kaplama 11.499 TL) satın alma tercihinin mutlaka çok iyi yapılması gereken ürünler arasında yer alıyor. Fiyat performans açısından sürece yaklaşan birisinin ise aynı sensör üstüne kurulan Fujifilm X-T3 hatta yine aynı sensörü taşıyan Fujifilm X-T30 modellerinden birisine yönelmesi daha mantıklı olabilir. Ancak ben en iyisini istiyorum diyenler için X-Pro3 güçlü şekilde emrinize amade.
DETAYLAR
Titanyum gövde
Fujifilm X-Pro3, firmanın ürettiği en sağlam modeller arasında
Retro tasarım
Model gerçekten tasarımsal olarak çok şık görünüyor
Duratect kaplama
İki farklı renkte sunulan bu özel kaplama dayanıklılığı artırıyor
Fotoğraf kalitesi
Sunulan film benzetimi modları ve kendini kanıtlamış sensör beğeni topluyor
Bilgi ekranı
Modelin dışındaki bilgi ekranı zaman zaman çok kullanışlı oluyor
Hibrit vizör
X-Pro3’ün taşıdığı hibrit vizör sistemi gerçekten çok kullanışlı
TEKNİK ÖZELLİKLER VE PUANLAMA
Fujifilm X-Pro3
Teknik Özellikler
Renk seçenekleri
Siyah, Dura Gümüş ve Dura Siyah
Boyutlar
140.5mm x 82.8mm x 46.1mm (Gövde)
Ağırlık
497 gram
Sensör:
26,1 megapiksel X-Trans 4 APS-C CMOS
İşlemci
X-Processor 4
Dokunmatik ekran
Evet
Dayanıklılık
Su geçirmez titanyum gövde
Bağlantı
USB-C + WiFi + Bluetooth
Fiyat
9.999 TL
11.499 TL
Artı/Eksi
Tasarım ve gövde
Fotoğraf kalitesi
Bağlantı seçenekleri
Çift SD kart yuvası
Hibrit vizör
Ekran hareketinin kısıtlı olması
Puanlama
9,0