20. yüzyılın önemli foto muhabirlerinden olan Yengeny Khaldei; İkinci Dünya Savaşı’nın muhteşem belgesel fotoğraflarıyla, 1945’te Berlin’deki Reichstag binasının tepesindeki Sovyetler Birliği’nin kızıl bayrağını sahnelenmesiyle ve Potsdam Konferansı’nda çektiği fotoğraflarla tanındı.
Yakaladığı görüntülerle Sovyet tarihinin çarpıcı yıllarını yansıtan khaldei, propaganda sanatının da temsilcilerinden oldu.
Alman birlikleri Rusya’yı işgal ettiğinde, Khaldei Sovyet ordusunda teğmen olarak görevlendirildi. Asıl görevi, savaşın ilerleyişini belgelemekti. En şiddetli anlarda dahi görüntüleri kaydederek, Pravda’da yayınlandı. Khaldei, aynı zamanda savaş görüntülerine karşı durdurulan günlük hayatı da belgeliyordu: Yıkılan bir binanın yanında güneşlenen çifti, arka planda savaş jetleri olan bir ren geyiğinin siluetini…
Yengeny Khaldei II. Dünya Savaşı’nı 1418 gün, yani tam 4 yıl boyunca fotoğrafladı. 1945 yılının Nisan ayında Ruslar Berlin’e ulaştığında Khaldei, kentin ele geçirilme anını fotoğraflamayı planladı. Şehirde hiçbir Sovyet bayrağı olmadığını fark etti ve bazı etkinliklerde kullanılmış kırmızı masa örtülerini alarak terzi olan amcasına bayrak diktirdi. Ve pek çok tartışmaya yol açan, Sovyet askerlerinin o meşhur bayrak dikme sahnesini fotoğrafladı. Fotoğrafta, Nazilerin parlamento binası olarak olarak kullandığı Reichstag’a Sovyet bayrağının çekildiği an vardır. Fotoğraf öylesine etkileyici olmuştur ki çoğu yerde simgesel olarak bu fotoğraf kullanılmıştır. Ancak fotoğrafın çoğu sahnesi manipüle edildiği için yoğun tartışmaları da beraberinde getirdi. Khaldei, başka bir fotoğraftan aldığı koyu dumanı üst üste getirdi ve sahneye daha fazla dram kazandırmak için kontrastı değiştirdi. Bayrağı diken askerlerin birinin, iki kolunda yer alan saatlerden birini de görüntüden çıkarmıştı. Bunun nedeni, Rus askerinin yağmacı olarak gösterilmesinin önüne geçilmesiydi.
Khaldei fotoğraflarını sık sık sahneleştirirken veya manipüle ederken, belli bir gücü ortaya çıkarmaya çalışıyordu. Bunun başlıca nedeni, fotoğrafın gösteri unsuru olarak, iyi bir ‘ideolojik aygıt’ olmasıydı. İleri ki yıllarda madencileri, işçileri, dönemim liderlerini, savaş suçları davasını fotoğrafladı. Çocukluğundan beri gelen Yahudi ayrımcılığıyla karşılaşması onu ileri ki yaşlarında da buldu. Çok iyi bir fotoğrafçı olmasına rağmen üye olduğu Rus ajansı TASS’tan kovuldu. Nitekim her ideoloji kendi faşizmini içinde barındırıyordu. Khalde’nin fotoğraflarından geriye kalan bir zaferden çok, yıkılmış, talana uğramış, yok olmuş hayatlardır.
“Almanları affederim ama unutamam.”
Yazı: Sevil Ateş