Anne Hardy : Thames Nehrinden Eterik Fotogramlar Yaratan Sanatçı

Nehirden toplanan hafif ve küçük nesnelerle karşılaşan Anne Hardy, kendi ışıltılı evrenini yaratıyor.

Yumuşak renkli alanlar, belirsiz kimyasal bileşimler ve puslu uzay fotoğrafları… Anne Hardy‘nin son çalışması somut ile soyut, gerçek ile fantastik arasında çağrışımda bulunan fotogramlar sunuyor. Tanımlaması zor görüntüler, yavaşça mürekkepli siyah tonlardan parlak tonlara geçer. Soğuk mavi ve turkuaz tonlarından, sıcak kırmızı ve turuncu tonlara kadar uzanan renk paletleri, soğukluk ve sıcaklık arasında bir değişim ya da “sıcaklığın yükselmesi” anlamına gelir.

Anne Hardy, Simultaneous Reality, 2020

Fotoğraflar, Hardy’nin 2019 yılında Tate Britain, The Depth of Darkness, The Return of the Light sergisi için hazırladığı komisyon üzerinde çalışırken, Thames Nehri kıyılarından topladığı hafif ve küçük nesnelerle karşılaşması sonucu ortaya çıkıyor. Fotogramlar ile oluşturduğu büyük ölçekli distopik yerleştirme, müzenin neoklasik cephesini, peri ışıkları, yırtık pankartlar ve ritmik nesneler dizisi ile dekore edilerek terk edilmiş bir binaya dönüştürdü. Bu karanlık ve mistik estetik yapıya, nehirdeki unsurları kullanan bir ses manzarası eşlik etti.

Anne Hardy, Descent, 2020
Anne Hardy, Call Sign, 2020

Hardy’nin ilk fotogramları 2015 yılında Modern Art Oxford’da bir sergi üzerinde çalışırken ortaya çıktı. Stüdyo zemininden süpürülen artık malzemeleri ve tozlu döküntüleri kullanarak, atmosferik estetik eşliğinde “Süreç Fotogramları” adlı bir dizi yaptı. Hardy, son derece kontrollü simyasal karanlık oda süreçlerinin yanı sıra sezgisel olarak da son fotogramlarını karantina sırasında oluşturdu. Genellikle hareketli ve meşgul olan Londra, savunmasız ve hareketsiz kalmak zorunda kaldı. Bu durum Hardy’nin çalışmaları ile bağlantılıydı çünkü enstalasyon Hardy’ye göre esasen “bir çöküş ve kırılganlık noktası ve bunun sonucunda bundan ne doğabilir” hakkındaydı.

Thames enkazı, insanoğlunun neden olduğu aşırı tehdidin üzücü bir temsili olarak görülebilir. Farklı zamanları ve mekanları birbirine bağlayarak, izi sürülemeyen sayısız insanı ve onların dünya üzerindeki uzun süreli etkilerini sembolize eder. Ancak “The Depth of Darkness, the Return of the Light”, makrodan mikroya, soyuttan somuta, sezgiden fiziksel alana da gönderme yapan çok katmanlı bir fotogram serisidir.

Nehirden gelen parçalar sonsuz bir gezegen estetiği taşmakta ve gerçek nesneler fantastik görüntüler önermekteydi. İlişkiler ve dönüşümler hakkında sorulan sorulara Hardy şunları söyledi: “Bilgi veya kesinliğin daha zayıf hale geldiği, üretken bir yeniden karşılaşma ve hayal alanı olarak somut ve soyut dediğiniz şey arasındaki ‘boşluk’la ilgileniyorum… Mikro ve sonsuz bana değiştirilebilir görünüyor. Bu tamamen sizin algınızla ve hangi ölçeği uygulamaya karar verdiğinizle ilgili – aynı sistemler ve enerjiler iş başında.”

Anne Hardy, Rising Heat, 2020. All works from the series The Depth of Darkness, the Return of the Light Courtesy the artist and Maureen Paley, London

Atmosferik fotogramlar ister küçük nehir nesnelerinin tasvirleri olarak isterse fantastik uzay görüntüleri olarak görülsün, seri, Rising Heat veya Into Darkness gibi başlıklarda yansıtıldığı gibi, zamana ve onun sonsuz dönüşüm döngülerine dikkat çekiyor.  Hardy, değişimin potansiyelini vurguluyor. Fotogramlarının yumuşak formlarında ve parlak renklerinde, eski atıkları yeni, güzel sanatlara dönüştüren kıyamet sonrası bir sihir duygusu var.

Kaynak
1
Exit mobile version