Adobe Lightroom Elçisi Melissa Findley, seyahat, macera, manzara ve yaşam tarzı fotoğrafçılığına derin ilgi duyan bir fotoğrafçıdır. Görsel hikaye anlatımına olan tutkusu onu dünyanın dört bir yanına götürmüş ve büyük markalar ve kâr amacı gütmeyen kuruluşlarla önemli projelere imza atmıştır. Avustralya doğumlu, beğenilen fotoğrafçı, SanalSergi ile paha biçilmez içgörülerini paylaşarak, her seviyedeki meraklıların doğa fotoğrafçılığı becerilerini geliştirmek için ipuçları sunuyor.
Bir Bakışta…
Bugün, dünya Dünya Günü için çevreyi takdir etmeye odaklanmışken, fotoğrafçılar benzersiz bir rol oynuyor, diyor Adobe Lightroom Elçisi Melissa Findley. “Doğa fotoğrafçıları, gezegenin güzelliğini ve kırılganlığını yakalayan ve bize neyin tehlikede olduğunu hatırlatan görsel hikaye anlatıcılarıdır,” diye açıklıyor. Findley gibi doğa fotoğrafçıları için, Dünya Günü’nün farkındalığı yayma misyonu, zanaatlarının temel amacıyla örtüşüyor: güçlü görüntüler aracılığıyla insanlar ve doğal dünya arasında bir bağlantı kurmak.
Bu duygu, Oregon merkezli Findley’nin çalışmalarının merkezinde yer alıyor. Findley, bu vesileyi kolektif sorumluluğumuzun hayati bir hatırlatıcısı olarak görüyor. Findley, “Dünya Günü’nün takvimdeki bir tarihten daha fazlası olduğunu düşünüyorum; etrafımızdaki güzelliği durup takdir etmemiz ve onu nasıl koruyabileceğimizi düşünmemiz için önemli bir hatırlatıcı,” diyor. “Fotoğrafçılığım her zaman bu bağlantıyı kurmakla ilgiliydi; insanların fotoğraflarım aracılığıyla bu vahşi yerlerin harikalarını hissetmeleri durumunda, onları gelecekte korumaya yardımcı olmak için harekete geçeceklerini umuyordum.”
Findley’nin fotoğrafçılığa olan yolculuğu, birçok modern görsel sanatçının yolunu yansıtıyor. 13 yaşındayken, Avustralya’nın Gold Coast bölgesinde bir lise fotoğrafçılık dersi onu filmin büyüsüyle tanıştırdı. Karanlık oda onun sığınağı oldu. Findley, “Vizörümden çektiğim görüntülerin tam önümdeki kağıtta canlandığını gördüğümde inanılmaz bir ödüllendirici sevinç duygusu hissederdim,” diye hatırlıyor. “Fotoğrafçılık sadece bir hobi değildi. Bir saplantıydı.”
Yetişkin olduktan sonra bile fotoğrafçılık tutkuyla bağlı olduğu bir hobi olarak kaldı. Ancak hayatındaki önemli bir değişiklik kariyer yolunu değiştirdi. “24 yaşındayken kesinlikle sevdiğim harika bir işim vardı,” diye anlatıyor. “Ancak sektördeki değişiklikler işten çıkarmalara yol açtı ve ben de şanssız olanlardan biriydim.” Tatmin edici olmayan bir iş ihtimaliyle karşı karşıya kalan Findley, bu aksiliği bir sıçrama tahtasına dönüştürdü. “13 yaşımdan beri yüzüme her zaman bir gülümseme konduran bir şey vardı, o da fotoğraf çekmekti,” diye açıklıyor. Instagram öncesi dönemde bir blog oluşturmaya ve Flickr’da yer almaya, Adobe Lightroom‘da düzenleme becerilerini geliştirmeye ve benzersiz fotoğrafçılık stilini geliştirmeye odaklandı.
Instagram’ın yükselişi Findley’nin ikinci aşkını keşfetmesiyle aynı zamana denk geldi: seyahat. Bu iki tutkuyu birleştirmek onun başarısı için önemli olduğunu kanıtladı. Platformu erken benimsemesi kariyerini ilerletmesine yardımcı oldu ve Adobe , Canon Australia, Adorama ve çok sayıda turizm kurulu gibi küresel markalarla iş birliklerine yol açtı. Zirve başarısı, çalışmalarının National Geographic Travel dergisinin Almanca baskısında yayınlanmasıyla geldi – her fotoğrafçı için çok arzulanan bir dönüm noktası.
13 yılı aşkın profesyonel deneyimi bulunan Findley, dinamik ve ilgi çekici doğa fotoğrafları oluşturmasına yardımcı olan temel ilkelerini SanalSergi ile özel olarak paylaşıyor.
İkna Edici Bir Hikaye Örün
Hikaye anlatımı doğa fotoğrafçılığının doğasında var gibi görünebilir, ancak Findley sosyal medya odaklı dünyamızda bunu bulmanın giderek zorlaştığını belirtiyor. “Bence hikaye anlatımı, yıldırım hızındaki sosyal medya dünyasında sahip olunması gereken en önemli becerilerden biri,” diye vurguluyor. Findley’e göre anlatı, deklanşöre basılmadan önce başlıyor. “Fotoğrafçılığımdaki hikaye anlatımı, kamerayı elime almadan önce başlıyor. Kendim için anlatmak istediğim hikayeyi hayal ediyorum. Bir sanatçının hikayeleri için en önemli hedef kitlenin kendileri olduğuna inanıyorum. Hikaye anlatımı, anlatıcı konuya tutkuyla bağlı olduğunda en etkili hale geliyor, bu yüzden bir sanatçının hedef kitlesinin anlatmayı sevdiği hikayelerle en fazla bağ kurduğunu gördüm.”
Dünya standartlarındaki dalış noktalarının yakınında büyümek Findley’nin su altı fotoğrafçılığı ve deniz yaşamını belgeleme tutkusunu ateşledi. “Yıllarca deneyime sahip olsam bile, su altı fotoğrafçılığı her zaman zorlayıcıdır, ancak sanatımın kendi adına konuşmasına izin verebileceğim en güzel yollardan biridir,” diyor. Sıklıkla kadın serbest dalgıçlarla işbirliği yaparak, insanların, deniz yaşamının ve okyanusun birbirine bağımlılığını gösteren anlar arıyor. “İnsanların ve deniz yaşamının saygılı, yıkıcı olmayan bir şekilde nasıl bir arada var olabileceğine dair hikayeler anlatmayı seviyorum.”
Okyanusun öngörülemezliği karşılaşmaların planlanamayacağı anlamına gelse de, bir anlatı konseptine sahip olmak çok önemlidir. Findley, “Suya dalmadan önce bile okyanuslarımızın ve insanların nasıl birbirine bağlı olduğunun anlatısını nasıl aktaracağımı düşünüyorum. Öncelikle anlatının ne olduğu fikrine sahip olmak ve ardından hikaye ilerledikçe ona gerçekten açık olmak çok önemli,” diye açıklıyor. Bu kasıtlı yaklaşım, genellikle bir arada var olmaya odaklanan güçlü görüntüler yakalamasına yardımcı oluyor. “Sık görülmeyen anları göstermenin güçlü bir görsel etki yarattığına ve izleyicilerimin hikayeyle daha derin bir bağ kurmasına yardımcı olduğuna inanıyorum.”
Findley’nin görsel hikayeleri sıklıkla korumayı teşvik ediyor. Eylemleri dikte etmek yerine, sanatı aracılığıyla duygu uyandırmayı ve değişime ilham vermeyi amaçlıyor. “Fotoğrafçılığımın insanların dünyamızla bağlantı kurmasına yardımcı olan ve dolayısıyla dünyayı daha iyi bir yer haline getirmeye katılmalarını teşvik eden bir köprü olmasını umuyorum” diye açıklıyor. Deniz ekosistemlerinin güzelliğini ve kırılganlığını sergileyerek, başkalarını bu hassas yerleri korumaya motive eden bir bağlantı kurmayı umuyor.
Hikaye anlatımı sadece denizle sınırlı değil. Boz ayıları fotoğraflamak için Alaska’ya yaptığı bir gezi derin bir deneyim sundu. “Bir sabah Brooks Gölü kıyısındaydım ve uzakta uyuyan bir anne ve yavrularını gördüm. Fotoğraflar güzel olsa da bir hikayeyi kaçırdığımı hissettim. Ayıları izlemeye devam ettim ve sonunda sabrımın karşılığını aldım.”
Ayılar uyandığında Findley, annenin yavrularına balık tutmayı öğrettiğine tanık oldu. “Öğrendiklerini anlayabiliyordum,” diye anlatıyor. “Anne burnunu kaldırıp havayı kokluyor, sonra bakışlarını tekrar suya çeviriyordu ve yavruların hepsi annenin yaptığı her hareketi taklit ediyordu. Bu inanılmaz, bozulmamış Alaska vahşi doğasında oturup, bir annenin doğuştan yapmak için yaptığı şeyi yapmasını izlemek gerçekten olağanüstüydü. Hayvanlar aleminin en büyük harikalarından birine tanıklık ettim. Bir annenin yavrularına bu zorlu ortamda nasıl hayatta kalacaklarını öğrettiğini izliyordum. Bugüne kadar, o anın ne kadar etkili olduğunu tarif edecek kelimeleri bulmaya çalışıyorum.”
Findley’nin çalışmaları, hayvanlara ve yaşam alanlarına saygıyı vurgulayarak sorumlu yaban hayatı fotoğrafçılığının altını çiziyor. ‘İz bırakma’ ilkelerine sıkı sıkıya bağlı kalıyor ve güvenli bir mesafeyi koruyor, asla bir hayvanın doğal hareketlerine müdahale etmiyor. Bu samimi bakışları paylaşarak şu mesajı güçlendiriyor: “Bu vahşi yerleri korumamız gerekiyor çünkü burası bizim kadar onların da evi.”
Işığı Anlayın ve Ustalaşın
Findley için ışık, fotoğrafçılığın temel taşıdır. “Işık fotoğrafçılıktır ,” diye basitçe ifade ediyor. “Işık olmadan, fotoğrafçılık olmaz.” Işığın görüntüleri ve ruh hallerini nasıl şekillendirdiğini kavramak için, ilk günlerinde uyguladığı bir egzersizi öneriyor: boş bir duvara karşı bir pencerenin yakınında basit bir nesneyi fotoğraflamak. “Her saat, saat başı, gün doğumundan gün batımına kadar, ışıkla neler olduğunu izlemek için fotoğrafladım.” Findley, bu basit egzersizin ona ışığın dönüştürücü gücünü öğrettiğini söylüyor.
Altın ve mavi saatler popüler olsa da Findley tüm ışık koşullarını keşfetmeyi teşvik ediyor. “Doğa fotoğrafçılığı açısından birçok insanın sert ışıktan uzak durduğunu düşünüyorum” diyor. “Bence her türlü farklı ışık senaryosunda fotoğraf çekmek ve olabildiğince fazla deneyim kazanmak önemli.” Belirli ışık koşullarında tercihler doğal olsa da, stil ve beceri geliştirmek için çeşitli deneyimler önemlidir. “Genellikle rahat hissetmediğiniz pozisyonlara kendinizi koyun ve o pozisyonda nasıl fotoğraf çekeceğinizi öğrenin çünkü bu size ışık hakkında çok şey öğretirken, aynı zamanda daha iyi bir portföy ve daha kapsamlı bir beceri seti oluşturmanıza da yardımcı olur.”
İyi ışık sadece güneş ışığıyla sınırlı değildir; kapalı günler benzersiz fırsatlar sunabilir. “Oregon’da yaşarken, kapalı gökyüzü ve yoğun sis sayesinde her türlü doğa fotoğrafçılığında inanılmaz bir güzellik buldum. Bu koşullar bir rahatlık veya drama duygusu verebilir.” Findley, sadece mükemmel gökyüzünü beklemeyin diyor. “Her türlü ışıkta çok fazla güzellik var ve bence hepsini kucaklamalıyız çünkü kapalı bir günde fotoğrafçılığınızla uyandırabileceğiniz ruh hali veya his sizi şaşırtabilir.”
Konunuzu Bilin
Findley, ister yaban hayatını ister insanları fotoğraflıyor olun, çekimden önce gözlem yapmanın değerini vurguluyor. “Yaban hayatı için bu, yaban hayatının nasıl davrandığını öğrenmek ve rutinine müdahale etmemek anlamına gelir,” diyor. “Yaban hayatı ne kadar öngörülemez olsa da, eğitimli bir gözlemci için de aynı derecede öngörülebilir olabilirler.”
Alaska deneyimi bunu vurguluyor. İlk başta hayal ettiği kareleri çekse de, en sevdiği görüntü tamamen gözlemden kaynaklanıyordu. Ayıların rutinlerini, örneğin sahilde sabahın erken saatlerinde yaptıkları yürüyüşleri öğrenerek, planlamadığı anları tahmin edip yakalayabiliyordu. “Ayıları balık tutarken fotoğraflamaya o kadar odaklanmıştım ki, geziden en sevdiğim sahneyi hiç düşünmemiştim: Ayılar, gün doğumunun önünde sabahın erken saatlerinde yaptıkları rutin yürüyüşte. Dikkatli gözlem yapmasaydım ve konumu tanımasaydım, yaban hayatı portföyümdeki en sevdiğim görüntülerden birini asla elde edemezdim.”
Findley, insanlar için saygının çok önemli olduğunu söylüyor. “Bir portre yaratma fırsatı aslında size veriliyor,” diye açıklıyor. “Bir portre çekmiyorsunuz. Birisi sizi en savunmasız hallerine sokup onları fotoğraflamanıza izin veriyor.” Bu empati, dahil olan herkes için olumlu bir deneyim için çok önemli. “Ne yaptığınızı gerçekten neden yaptığınızı anladığınızda yaratabileceğiniz sihir karşısında şaşıracağınızı düşünüyorum,” diye sonlandırıyor.
Görsel Hikaye Anlatma Düzenleme Stilinizi Geliştirin
Findley’e göre, benzersiz bir düzenleme stili bulmak, görüntünün kendisini yakalamak kadar önemlidir. “Görsel düzenleme stilinizi bulmak, kendi benzersizliğinizi bulmakla ilgilidir ve fotoğrafçı için ilham verici ve keyifli olmasının yanı sıra, bir kitleyi çekmenize de yardımcı olur,” diyor. “Aldığım en iyi iltifatlardan biri, birinin bana, adımı eklemeden önce bile feed’lerinde bir fotoğrafın benim olduğunu anlayabildiğini söylemesiydi.” Findley, tutarlı bir stilin, çeşitli bir portföyde bile bir kitleyi çektiğini söylüyor.
Bu stil, deneylerle gelişir. Adobe Lightroom Elçisi Findley, kişisel olarak neyin yankı uyandırdığını keşfetmek için Lightroom’un araçlarını kullanmanızı öneriyor. “Önce kendiniz için sanat yaratmalısınız ve eğer hoşunuza giderse, doğal olarak sizinle aynı şekilde hisseden bir kitle bulursunuz,” diyor. “Önerdiğim ilk şey, Lightroom’un geniş ön ayar koleksiyonunu kullanmanız. Oradan, Lightroom’un kullanımı kolay kaydırıcılarıyla pozlamayı, gölgeleri, vurguları ve renk tonlarını değiştirmeyi keşfedebilirsiniz.” Gelecekteki çalışmalarınız için bir temel oluşturmak üzere favori düzenlemelerinizi yeni ön ayarlar olarak kaydetmenizi öneriyor ve stilinizin sürekli olarak gelişeceğini unutmayın. “Lightroom’da düzenleme yaparken, özellikle RAW dosyalarıyla, olanaklar neredeyse sınırsızdır. Lightroom, sizin için yazılıma yerleştirdikleri deneyebileceğiniz araçları kullanarak kendi düzenleme stilinizi bulmanıza yardımcı olur.”
Deney yaparken orijinal sahneyi elden geçirmeyi değil, geliştirmeyi hedefleyin. “Benim için, her zaman kamerada doğru çekimi yapmaya çalışırım ve ardından sahneyi geliştirmek için Lightroom’u kullanırım ve çok fazla düzenlemeyle bastırmam,” diye açıklıyor. “HSL (Ton, Doygunluk, Parlaklık) kaydırıcıları ve renk derecelendirme tekerlekleri gibi belirli Lightroom araçlarını öğrenmek çok önemlidir, çünkü bunlar sahnenin oradayken nasıl göründüğüne dair duyguyu ortaya çıkarmanıza yardımcı olurken, aynı zamanda deneyimlediğiniz ruh halini ve hisleri de aktarabilir.” Findley için düzenleme süreci ilham verici. “HSL kaydırıcısında ve renk tekerleklerinde oynamayı seviyorum. Fotoğraf düzenlemenin bu kısmı benim için eğlenceli çünkü görüntüye, görüntüyü canlandırdığını hissettiğim bir duygu katabiliyorum.”
Bakış Açınızı Değiştirin
Görsel olarak doygun bir dünyada Findley, bilindik konularda yeni açılar bulmayı vurguluyor. Lens değiştirmek gibi basit değişiklikler yeni bir bakış açısı sağlayabilir. Findley, “Hepimiz Instagram’da en çok paylaşılan fotoğrafları biliyoruz,” diyor. “Örneğin, dünyadaki en sevdiğim manzaralardan biri Yosemite Milli Parkı’nın ünlü Tunnel View gözetleme noktasıdır. Gitmemiş olsanız bile, sosyal medyadaki en ünlü manzaralardan biri olduğu için büyük ihtimalle bu manzara beyninize kazınmıştır.”
Simgesel kareyi yakalamak güzel olsa da Findley, bunun ötesine bakmayı teşvik ediyor. “Tunnel View, muhteşem Yosemite Vadisi’ne bakıyor. Bu vadi, dünyadaki en güzel ve ayrıntılı ilgi noktalarından bazılarına ev sahipliği yapıyor, bu yüzden perspektifi değiştirmek ve Tunnel View’un sıklıkla görülmeyen güzelliğini göstermek için bir telefoto lens kullanmayı seviyorum.”
Farklı açılar, ön plan öğeleri ve doğal çerçevelerle denemeler yapın. ” Ağaç pencereleri bulmayı seviyorum
,” diye paylaşıyor. “Ağaç pencereleri, ağaç dallarının veya yapraklarının ön plana eklemek için neredeyse kare, dikdörtgen veya daire şeklinde bir pencere oluşturabildiği zamandır. Bu, izleyicilere ortamda bulunma konusunda inanılmaz bir his verir. Fotoğraflarınızı farklı kılmak veya kendi tarzınızı uygulamak için perspektifinizi nasıl değiştirebileceğinizi düşünmek için kendinize yaratıcılık tanımanız çok önemlidir,” diye devam ediyor Findley. Fotoğrafçıların sezgilerine güvenmelerini ve dikkatlerini çeken ayrıntıları keşfetmelerini öneriyor. “Doğal olarak ilgi duyduğunuz şeylerin veya hissettiğiniz şeylerin yaratıcılığını keşfetmenize izin verin, varıp sadece bariz çekimi yapmak yerine.”
Bakış açısını değiştirmek yaratıcılığı yeniden canlandırabilir. “Yaratıcı kıvılcımımı kaybettiğimde, her zaman kendime farklı bir lens alıp sadece birkaç saat o lensi kullanmaya ve kendime koyduğum bu kısıtlamayla bir hikaye anlatmanın tüm farklı yollarını düşünmeye meydan okurum,” diyor. Örneğin, tipik olarak geniş bir manzara sahnesi için sadece bir telefoto lens kullanmak. “Kendime koyduğum zorluğun sınırları içinde bu hikayeyi görsel olarak nasıl anlatacağım? Bu kısıtlama beni yeni bir görme biçimi bulmaya zorluyor ve bu perspektifi keşfetmek yaratıcılığın farklı bir şekilde akması için bir fırsat yaratıyor.”
Sabrı Geliştirin
Doğa fotoğrafçılığı sabır gerektirir, Findley fotoğrafçılığın kendisine öğrettiği bir erdemdir. “Bence çok erken öğrendiğim şey, bazen hayal ettiğiniz çekimi yapmak için üç ila beş, hatta bazen daha fazla kez bir yere gitmeniz gerektiğidir. Ve bazen yine de olmaz,” diye açıklıyor. “Hızlı tempolu dünyanın aksine, fotoğrafçılık farklı bir zihniyet gerektirir. Fotoğrafçılık bana yavaşlamayı, dikkatli ve anda olmayı öğretiyor ve bu nedenle bana sabrı öğretiyor. İyi şeyler zaman alır ve bazen o mükemmel ışığın veya o anın ortaya çıkması için uzun süre beklememiz gerekir.”
Patagonya’ya yaptığı bir gezi kararlılığını sınadı. Mount Fitz Roy’u fotoğraflamayı hayal etmesine rağmen, şiddetli fırtınalar zirveyi 10 günlük ziyareti boyunca gizledi. Yine de, sabır beklenmedik bir hediye getirdi. Findley, “Havada kısa bir ara sırasında bulutlar dağıldı ve ışık geldi,” diye anlatıyor. “Fitz Roy saklı kalsa da, şimdiye kadar çektiğim en sevdiğim fotoğraflardan birini yakaladım çünkü çok eşsiz ve dinamikti ve Patagonya’nın gerçek hikayesini anlatıyordu. O an için 10 gün bekleme sabrına sahip olmam, fotoğrafı çekmeyi planladığımdan bile daha güzel kılıyor.”
Findley, bu deneyimin hayalindeki karenin her zaman en iyi kare olmadığını öğrettiğini söyledi. Sabır, devam eden bir yolculuktur. Findley, “Bazen fotoğrafçılık, bir ömür boyu sabır gerektirir,” diye düşünüyor. “Hayal ettiğim Patagonia karesini 20 yıl daha yakalayamayabilirim, ama yakalayacağım ve yakalamaya kararlıyım. Bu sürece aşık oldum.” Sosyal medyanın mücadeleyi sıklıkla gizlediğini itiraf ediyor. “İnsanlar her şeyin yolunda gitmediği zamanları pek sık paylaşmıyor.”
Küçük Ayrıntılara Dikkat Edin
Muhteşem manzaralar etkileyici olsa da Findley, fotoğrafçılara doğal dünyayı dolduran küçük detayları göz ardı etmemelerini tavsiye ediyor. “Küçük detaylar genellikle büyük hikayeyi oluşturur,” diye açıklıyor. “Görsel hikaye anlatıcılığım geliştikçe, dokuları, desenleri veya donla kaplı yapraklar veya dalgalar gibi doğanın küçük anlarını yakalamaya aşık oldum. Bu daha küçük detaylar ve anlar daha büyük resmi besliyor. Fotoğraf hikayelerim için genellikle geniş bir sahneyle başlıyorum, ardından güçlü bir kapanış görüntüsüyle bitirmeden önce bu küçük anlardan ve detaylardan birkaçı geliyor.”
Oregon Sahili’nde, altın rengi ışık yerine kapalı hava ile karşı karşıya kalan Findley, en sevdiği fotoğrafçılık tekniklerinden birini kullanarak uyum sağladı: yavaş deklanşör hızı. “Hava, planımı ayarlamamı ve aşağı bakmaya başlamamı zorladı ve nehrin okyanusla buluştuğu küçük bir yer buldum ve bu inanılmaz dokular oluşturdu.” Bu mikro manzaraya odaklanmak, yavaş deklanşör hızı tekniğini kullanmasına olanak tanıdı. “Görüntüye ilk baktığınızda, aslında neye baktığınızı bilmiyorsunuz,” diyor. “Bu, izleyicilerimin çılgın sosyal medya kaydırmasını durdurup görüntüyü gerçekten incelemesini sağlayan soyut fotoğraflardan biri. Bu küçük detaylar ve anlar, özellikle orijinal planınız mümkün olmadığında benzersiz hikayeler anlatmanın harika bir yoludur.”
Yolculukta Sevinci Bulun
Findley, sonuç olarak sürekli öğrenmeyi ve yaratıcı süreci beslemeyi vurguluyor. “Kamerayı her elime aldığımda öğreniyorum ve bunun fotoğrafçılıkla ilgili en güzel şeylerden biri olduğunu düşünüyorum,” diyor. “Benim için, yaratma ve hikaye anlatma sanatına aşık olmak, ki bu da bugüne kadar kameramı elime almamı sağladı. Fotoğrafçılık benim için keyifli ve beni karanlık odada bir film kamerası olan ve onu geliştiren 13 yaşındaki çocuğa geri götürüyor. Gerçek neşenin keşfetmekten, denemekten ve yol boyunca gerçekleşen beklenmedik anlara tanık olmaktan geldiğine her zaman inandım.”
Fotoğrafçılık, Findley’nin uzak Doğu Grönland’ı ziyaret etmek gibi inanılmaz deneyimlere giden pasaportu oldu. “Ben sadece bir gün bir kamera alan ve ardından, yaklaşık 20 yıl sonra, kendini gezegenin en güzel ve bozulmamış yerlerinden birinde bulan Avustralyalı bir kızım,” diye düşünüyor. “Sıcak Avustralya sahillerinde büyüyen biri için bir zamanlar imkansız bir hayal olan kutup ayısı görmek, gerçek oldu. Genç bir gençken lise karanlık odasında ilk fotoğrafımı geliştirdiğimde asla hayal edemeyeceğim bir gerçek.”
Findley, kendisini bugün bulunduğu noktaya getiren yolculuk için derin bir takdir duyuyor. “Fotoğrafçılığın beni hayal bile edemeyeceğim bu gerçekten eşsiz yerlere nasıl götürdüğünü düşünmek için bir dakika durmak her zaman değer vereceğim bir şey. Fotoğrafçılık, kariyerimin bana sağladığı inanılmaz deneyimleri iletmenin bir aracı. Yaptığım işi yapmaktan büyük bir ayrıcalık duyuyorum ve dünyanın güzelliğini görmeyi hayal eden insanlarla paylaşmak için bu harika deneyimleri yaşayabildiğim için şanslıyım,” diyor.
“Bu fırsatlar bana fotoğrafçılık yoluyla hikaye anlatma sevgimden dolayı geldi. Avustralyalı bu kız, fotoğrafçılık sayesinde büyüdü ve dünya kadını oldu.”
Melissa Findley’nin daha fazlasını web sitesinde ve Instagram hesabında bulabilirsiniz.
