Fotoğraf geçmişteki bir deneyimin tanığıdır ve belgesidir. Belleğimiz ise deneyimlerimizin birikimidir. Bu birikim ise benliğimizi inşa eder.
Prof Dr Hakan YAMAN
Bellek birikimi olarak fotoğraflar ise belleğimizi harekete geçirir ve unutulanları hatırlatır. Diğer yandan, fotoğraflarla insanların zihnine yalancı hatıralar da ekebilirsiniz. İnsanoğlu gördüğüne inanmaya eğilimli olur.
İnsan belleği yüzlerce yıl değişmemiştir ve beyin çok yavaş evrime uğramaktadır. Fotoğraf belleği değiştirmemiş olsa da belleğin nasıl kullanıldığını değiştirmiştir. Görsel bellek gelişirken, işitsel bellek gerilemeye başlamıştır. Teknoloji ise görsel belleği yanıltmaya ve gerçekliği algılamada zorluklar yaratmaya başlatmıştır. Ancak diğer yandan büyük arşivler kişisel belleği tazelemeye çalışırken, şimdi küçük bir akıllı telefon arşivi parmağınızın uçlarına getirmektedir. Hele bir de sosyal medya mecrası ile uğraşıyorsanız kolektif bir belleğiniz oluşur. Parmağınızın ucundaki ya da sosyal medyadaki fotoğraflarınız sahip olduğunuz kolektif belleğiniz tarafından etkilenecektir. Sık sık gördüğünüz, hatta bilgi bombardımanına uğradığınız sosyal medya mecrasında fotoğraflara yönelik tercihleriniz ve beğenileriniz değişecektir ve iletişim içinde bulunduğunuz kollektif bellektaşlarınız tarafından etkilenecektir. Yaşamsal anlarınıza ilişkin anılarınız, diğerlerinin anıları ile sürekli olarak yenilenmektedir.
Dolayısıyla dijital fotoğraf makineleri, bellek olma aracı olmaktan çıkmakta ve daha çok birer iletişim, deneyim ve kimlik şekillendirme aracı olma yolunda ilerlemektedir. Ama yine de bu savı ileri sürerken dikkatli olmak gerekir. Dijital görüntüler gündelik yaşamın mikrokültürlerinde görsel kaynaklar olarak işlerlik kazanmaktadır.
Dijital dönüşüm ise fotoğraf makinesinin işlevine ilişkin değişikliklere neden olmuştur. Bu kültürel değişim manipüle edilebilirlik, bireysellik, iletişilebilirlik, çok amaçlılık ve dağıtılabilirlik gibi yeni işlevlerin ortaya çıkmasını sağlamıştır. Kişisel kimlik gelişiminde ise ortaya çıkan bu yeni işlevlerin rolü önemli olmaktadır. Hatıraların kaydı, iletişimsel deneyim ve kimlik formasyonu kişisel fotoğrafta süregider ve kütürel durumumuzda dengeli olarak yansır. Fotoğrafın buna ilaveten kişisel imajımız, görüntülerimiz ve hatıralarımız üzerine denetleyici etkisi olabileceği düşünülmektedir. Görsel birikimimizin denetimi, zihinsel ve kültürel gözden geçirme süreci piktoral belleğimizi zorlamaya başlar, hatta ele geçirir. Bu nedenle fotoğraflar kişisel hatıraları sadakatla temsil edememektedirler. Hatta dijital teknolojinin gelişimiyle fotoğraflarda yapılan manipülasyonlar artık rutin ve olmazsa olmaz koşul halini almıştır. Yani doğrudan kimlik oluşumunda etkili olmaktadır.
Fotoğraflar neyi ve nasıl hatırlamak ve nasıl hatırlanmak isteğimizi belirler. Elimizdeki fotoğraf işleme programları kimliğimizi inşa etmemize yardımcı olmaktadırlar. Fotoğrafın kendisi ise geçmiş arzu ve isteklerimizi, yeni oluşan beklentilere dönüştürmemizi sağlamaktadır. Fotoğraf makineleri kimlik oluşumunda güç aracı haline gelmiştir.
Dijital fotoğraf makineleri ve üretileri belleğe ilişkin yeni kavramlar ortaya çıkaracaktır. Gerçeklik ve üzerinde oynanmış (doctored) gerçek ya da yanlış önemini kaybedecek, onun yerine fotoğrafın belleksel değeri yerini formatif, iletişimsel ve deneyimsel kullanıma bırakacaktır. Artık cep telefonunda paylaşabildiğiniz, fotoğraf işleme programında hazır filtrelerle işlediğiniz renkli anılarınız size sosyal çevrenizde ayrı bir güç ve büyük itibar kazandıracaktır. Duvarda asılı büyük boy fotoğraf baskıları ise ilgisizlikten solup gideceklerdir. Artık fotoğrafik çalışmalarınızı sergilerde ya da bir fotoğraf sunumunda göstermek için sabırsızlıkla beklemeniz gerekmeyecektir. İstediğiniz zaman, istediğiniz kişilerle fotoğraflarınızı, yani bireysel imajınızı, sosyal mecra aracılığı ile paylaşabiliyorsunuz. Artık fotoğraf paylaşmak kültürel yaşamın alışılageldik uygulaması haline gelmiştir.
Bu sergide sergilenen fotoğrafım ise yapmış olduğum bir gezinin tanığıdır. Bucak’ta mola için durduğum bir baraj gölünün kıyısında kurumuş bir ağacın fotoğrafı. Daha sonra da Burdur Gölü’ne geçmiştim. Yıllar sonra bu gölü yeniden ziyaret ettiğimde o günkü küçülmüş halinden bile bir iz kalmamıştı. Fotoğraftaki kurumuş ağaç gibi ovada duruyordu. Kuraklık ve çevre felaketi bizleri önümüzde yıllarda daha da ilgilendirecek sorunlar haline gelecektir. Mevcut durumun fotoğraflanması bu değişimi belgelemeye ve “belleğimizle” kıyaslamaya izin verecektir.
Kant’a göre insanoğlunun aydınlanması, kendi eliyle yaratmış olduğu gelişmemişliğinden kurtuluşu olduğunu söyler. Bin yıl sürmüş olan karanlık çağın sonlandığını müjdeler bu sözlerle. Katı dogma ve tutuculuktan kurtulup, aklın hakim olduğu bu yeni çağa “Sapere Aude!” mottosunu kullanır (kendi aklını kullanmak için cesaretli ol). Bu anlayışın yarattığı fotoğraf ise ortaçağının dini resim ve ikonografisini ortadan kaldırmıştır.
Yirmi birinci yüzyıl aklın ve bilimin ürünü olsa da ve fotoğraf makineleri de bunun parçaları olsa da, bilgi çağı fotoğraf makinelerinin sonunu hazırlamıştır. Sanayı devrimi insan bedeninin yükünü, yarattığı ve insan bedeninin yaptığı işleri taklit eden iş makineleri azaltırken, bilgi çağı artık beyni rahatlatmaya çalışmaktadır. Artık insanların mantığa ve düşünceye dayalı karar süreçleri yetmemektedir. Kuantum fiziği, Newton Kanunlarını geçersiz kılmamış olsa da bu kanunların gerçekliğin sadece ufak bir segmentini temsil ettiklerini ortaya koymuştur. Bu çağda görsel alanda da bir devrim gerçekleşmektedir. Sanayi çağında evrensel görünürlüğün olduğu kabul edilir. Focault’a göre perspektif hiyerarşi içerisinde insan hayatındaki kurumlar aynı görsel düzene sahiptirler. Sontag ise fotoğraf makinelerinin gelişmiş sanayi çağında kitleler için seyirlik/gösteri ve yöneticiler için izleme niteliği taşıdığını söyler.
Şimdi bu geçmiş çağda gözümüzle görmeyi alıştığımız görüntünün odağı gözümüzdeki optik sinirden, göremediğimiz ve sanal ortama doğru ilerleyen fiberoptik kabloya kaymaktadır. Geçen yüzyılda kart vizitlerde görmeye alıştığımız görüntüler artık metropollerin meydanlarındaki elektronik ekranlarında yer almaktadır. Sınırsız uzaklara kadar erişim sağlayabilmektedir. Portre ve manzaraların yerini ise insan yaşamına dair her türlü konu yer almaktadır. Kapitalizm düzenin bir ürünü olan fotoğraf makinesi, bu düzenin varlığını koruması için elinden geleni de yapmaktadır. Ford’un deyimi ile Ford T modeli otomobili istediğiniz renkte alabilirsiniz, rengi siyah kaldığı sürece! Fotoğraf bakış açısıyla istediğiniz tipte, ebatta, mecrada arzu ettiğiniz fotoğrafa sahip olabilirsiniz, yeterki belirli bir şeyin ya da nedenin görüntüsü olsun. Fotoğraf mekanda bulunan nesnelerin görüntülerini taşırken; hızın, ivmenin, dağılımın, etkileşimin ya da çoğalmanın hakim olmaya başladığı bir dönemde bu değişiklikler mekanların önüne geçmektedir. Geçen yüzyılda fotoğraf kağıt üzerine basılıydı ve merkezi yönetilen cemiyetin hiyerarşik yapısının perspektife dayalı bir düzenlemeyi ve merkezinde izleyicisinin öznelliğini barındırırdı. Bu çağda fotoğraftaki bu anlayış önemini yitirmeye başlamıştır. Galerilerdeki fotoğraflar kaybolmaya başlamıştır ve yerlerini dev billboardlardaki dev elektronik görüntüler yer almaktadır. Bu görüntülerin ardındaki aktörler ise bu görüntüleri algoritmalarla yazdıran yeni efendimizlerdir. Bir zamanlar fotoğrafın (mahşerin) dört atlısı (indeks, punctum, belge ve temsiliyet) artık bu süreci tanımlayamazlar. Bilgisayarların ve kodlarının yaratıları artık bambaşka bir boyuttadırlar. Yarattıkları görüntülerin maddesel ve sanatsal boyutları biyoteknopolitik gelişmeler boyutuyle yeniden ele alınmalıdırlar. Günümüzde fotoğraf yeni bir ekonomik biçimi temsil eder. Yeni bir maddeciliğin ve bunun beden, makineler ve beyin ile olan ilişkileri kapsar. Bir nehrin süreklediği binlerce küçük taşa benzer ortama saçılan görüntüler. Görüntüler yine yazılı olmayan bir doğa kanununa tabidirler, ancak bu kanunu öğrenmek yerine nehrin üzerinde kalmayı ve boğulmadan yüzmeyi öğrenilmelidir. Bu yüzyılın fotoğrafı sömürgecilik sonrası dönemi gelişen fotoğraftan farklıdır. Artık fotoğraf bir şeyi temsil edenden öte kitle üretimi, bilişim, özçoğalma ve desen tanıma gibi üretim biçimlerini inceleyen bir ortam haline gelecektir. Milyonlarca bit bilginin, yazılım kodlarının, milyonlarca DNA zincirinin bir düzen içinde sürüklendiği kaotik ortamda, boğulmadan, anlamlı asemblajlar vasıtasıyla görüntüler oluşacaktır.
Bu da beraberinde fotoğrafta temsiliyet kavramını getirmektedir. Görünmeyeni
görmeye çalışmak ve fotoğraflarda ifade etmek yeni bir fikir olmasa da bu
yüzyılda daha da önem kazanmaktadır. Fotoğrafın üretim sürecinde
görünebilirliğin yaratılması mucize gibi bir şeydir. Görsel estetik ile görselin
barındırdığı anlam arasındaki denge ve bazen de gerilim ile başa çıkılması
gereken önemli sorunlar arasındadır.
Temsiliyet ise artık yaratıcı-aygıt-izleyen ilişkisine dayanmamaktadır. Bir bireyi
ya da nesneyi görünür hale getirmek için tekil bir görüntünün yeterli olmadığı bilinmektedir. Güç artık görselde değildir. Güç ağlara, bilgisayarlara, algoritmalara, bilgi ve veriye doğru yer değiştirmiştir. Sanal ortamdaki veriler, kendilerine atfedildikleri semboller ile görünür hale gelmektedir. Bu sembollerin ekranlarde görsellere dönüştürülmeleri ve görünür hale getirilmeleri asıl gücün temsiliyetini ve sakladığı/gizlediği mesajı ortaya çıkaracaktır. Ancak bu yeni olgu mevcut verilerin kolay manipüle edilebilme olasılığını beraberinde getirmektedir. Bu çerçevede görünen ve görünmeyen ortamlarda görsellerin esasanın oluşturacak olan bilginin nasıl sunulacakları, temsil edilecekleri ya da anlaşılacakları ciddi biçimde ele alınmalıdır.
Kaynaklar:
Barthes R. Camera Lucida. Fotoğraf Üzerine Düşünceler. Çev. Akçakaya R. Altıkırkbeş Basın Yayın. 2011.
Harrison, Barbara. Photographic visions and narrative inquiry. Narrative Inquiry. 2002;12: 87-111. 10.1075/ni.12.1.14har
Lindsay DS, Hagen L, Read JD, Wade KA, Garry M. True photographs and false memories. Psychol Sci. 2004 Mar;15(3):149-54.
Sontag S. Fotoğraf Üzerine. Istanbul: AgoraKitaplığı. 2008.
Sontag S. Başkalarının Acısına Bakmak. Istanbul: AgoraKitaplığı. 2005.
Nash RA, Wade KA, Lindsay DS. Digitally manipulating memory: effects of doctored videos and imagination in distorting beliefs and memories. Mem Cognit. 2009 Jun;37(4):414-24. doi: 10.3758/MC.37.4.414.
van Dijck, José. “Digital Photography: Communication, Identity, Memory.” Visual Communication, vol. 7, no. 1, Feb. 2008, pp. 57–76, doi:10.1177/1470357207084865.
Rubinstein D. What is 21st Century Photography? Erişim: thephotographersgallery.org.uk/content/what-21st-century-photography. Erişim tarihi: 13.03.2020
Wilkinson W. Art Documents: The Politics of Visibility in Contemporary Photography. Erişim:
ivc.lib.rochester.edu/art-documents-the-politics-of-visibility-in-contemporary-photography. Erişim tarihi: 13.03.2020.