Gölgeler nesneleri belirgin özellikleriyle yansıtıp, onların şekli, hacmi, yeri, dokusu ve ışık kaynağı hakkında bilgiler verirler.
Yazı: Özgür Semerci
Işık fotoğrafçılığın temelidir ve fotoğrafın aslında tamamen ışıkla ilgili olduğu düşünülür. Bu yüzden ışığa odaklanırken karanlığın eşit olarak çekici olabileceği göz ardı edilir.
Güneş ışınları saniyede üç yüz bin kilometre hızla hareket ederler. Bu ışınlar dünyaya ulaştıklarında önlerine gelen her şeye çarparlar. Eğer çarptıkları nesne ışık geçirmeyen bir yapıya sahipse ışık engellenir ve zeminde karanlık bir alan yani gölge oluşur. Sade bir söylemle gölge ışığın yokluğudur.
Gölgeler nesneleri belirgin özellikleriyle yansıtıp, onların şekli, hacmi, yeri, dokusu ve ışık kaynağı hakkında bilgiler verirler. Eski zamanlarda insanlar günün saatlerini gölgelere bakarak anlarlardı, hatta dik bir çubuğun güneş tarafından oluşturulmuş gölgesinin zamanı gösterdiği güneş saati diye bir araç geliştirilmişti. İlkel insanlar ruh ve gölgenin birbirine karıştığını ve gölgenin vücudun yaşayan bir bileşeni olduğunu düşünürlerdi. Eski Yunanlılar içinse gölge ruhun farklı ifadelerinden biriydi.
Gölgeler bazen pozitif bazen negatif çağrışımlarda bulunsa da hayatımızın içinde devamlı yer alır.
Çocuklar gölgelerini bir arkadaş olarak görüp onunla oynamayı severler. Öte yandan bizler de bazen kendi gölgemizden korkar, yolda yürürken daha ilerdeki gölgelerin altında biri olabileceğini düşünebiliriz.
Karanlık korkusu ve içinde kalan gölgeler ilk korkulardır. Çünkü karanlık, gölgelerin geliştiği ortamdır. İnsanlığın başlangıcından bu yana, göremediğimiz şeylerin potansiyel tehlike veya ölümü temsil ettiği konusunda doğuştan gelen bir farkındalığa sahibiz.
Psikoloji alanında, ‘gölge’ kelimesi varlığımızın gizli kısımlarına atıfta bulunur. Kendimizi üzmemize ya da yaralı hissetmemize neden olan, bastırmaya çalıştığımız bilinçaltımızı temsil ettiği düşünülür.
Resim sanatında eserlere görsel boyut ve drama eklemek için gölgeler kullanılır. Öbür türlü en başarılı çizim bile gölgeler kullanılmadığında boyutsuz görünebilir. Ayrıca içsel gerçekleri, ruh hallerini ve kişilerin negatif yönlerini anlatan psikolojik bir araç olarak da kullanılmıştır.
Fotoğrafçılıktaysa aydınlatma önemli olmakla birlikte, karanlık da aynı derecede önemlidir. Gölgelerin her biri ayrı bir hikaye anlatır ve onların oluşturduğu şekilleri sergilemek kompozisyonu geliştirmenin harika bir yoludur.
Doğru kullanılmadıkları zaman, çok iyi ayarlanmış bir görüntüyü mahvedebilir, anlatılmak istenen ifadenin anlaşılmasını zorlaştırabilirler. Öte yandan doğru kullanıldığında karenin içerisinde duyguları vurgulayabilir, gizem ve merak oluşturabilir, herhangi bir şey hakkında ipucu verebilir, gerçeküstü görüntüler oluşturabilirler. Ayrıca kompozisyonda istediğimiz bir noktaya dikkatin yönlendirilmesine yardımcı olan ince ve vurgulayıcı detaylar olarak da kullanabiliriz.
Gölgeler odak noktası olmadıkları zamanlarda kompozisyona kontrast ve denge kazandırırlar.
Bazen kusursuz şekilde oluşturulmuş bir gölgenin görüntüsü, gerçek objenin sahip olduğundan daha güçlü bir mesaj verebilir. Böyle durumlarda gölgeye odaklanırken, ağaç, at, insan gibi güçlü tanınabilir ana hatlara sahip formları kullanmak oldukça işe yarar.
Resim sanatında olduğu gibi fotoğrafçılıkta da gölgeler derinlik algısı kazandırır. Çoğu durumda bir nesnenin üzerine düşen ışık tüm gölgeleri ortadan kaldırır ve düz gösterir. Bununla birlikte ışık kaynağından uzak kalan tarafta gölgeler oluşmaya başladığında derinlik hissi de ortaya çıkmaya başlar. Çoğu zaman fotoğrafçılar kum tepeleri üzerindeki dalgalanmaları, pürüzlü zeminleri, bazı nesnelerin şekillerini ve açılarını vurgulayabilmek için bu derinlik hissini verebilecek gölgelerin oluşacağı zamanı beklemeyi tercih ederler.
Gölge genelde nesne ile aynı şekilde olmasına rağmen bir siluet değildir. Her ikisi de sınırlı ışıktan oluşup, eşit derecede etkili olsalar da birbirinden ayrı bağımsız konulardır.
İçinde gölgeler olan bir fotoğrafı çekmenin en kolay yollarından biri güneşli bir günde dışarıya çıkmaktır. Kendimiz de dahil olmak üzere herhangi bir nesnenin ne tür gölgeler oluşturduğunu görebiliriz.
Gölgenin şeklini her zaman bir nesne belirler.
Ancak, gölgenin boyutu, şekli, sertliği değişebilir. Bu değişikliklere ışık kaynağının kalitesi yol açar. Işık kaynağının mesafesi, açısı ve büyüklüğü, gölgenin yoğunluğunu, boyutunu belirler. Güneşli bir günde dışarıdayken, gölgelerimizin gün boyunca nasıl değiştiğini görebiliriz. Bir ışık kaynağı aydınlattığı nesneye oranla küçükse iyi tanımlanabilen keskin kenarlı gölgeler oluşur.
Örneğin küçük bir el feneri odanın tavanında yanan ampulden daha belirgin bir gölge oluşturur. El feneri objeden uzaklaştıkça gölgenin keskinliği de azalmaya başlar. Güneş gökyüzünde en tepede olduğu zaman gölgeler kısadır. Eğer ışık kaynağı büyük ve uzakta bulunuyorsa tıpkı bulutlu bir günde olduğu gibi ışık dağılır ve yumuşar ve daha soluk gölgeler oluşturur. Gölgeler ayrıca ışığın yönünü göstermeye yardımcı olur. Işık nesneye göre ne kadar alçaksa, gölgeler de o kadar uzun ve yönlü olacaktır. Tıpkı güneşin ufukta alçaldığında olduğu gibi.
Elimizde bulunan yapay ışıkları kullanarak da geceleri ilginç gölgeler oluşturabiliriz. Sıradan bir gecede bile her yeri çevreleyen ışık kaynakları etrafındaki nesnelerin nefes kesici gölgelerini oluşturur. Buna gösterilebilecek en harika örnek sokak lambalarıdır. Bir gece sokağa çıktığımızda eminim ki fotoğraflamaya değecek pek çok şey gözümüze çarpacaktır.
Elbette bunun için ışığın iyi bir gözlemcisi olmak, kompozisyona karar verirken çevredeki ışığa ve gölgelere dikkat etmek gerekir. Üst üste gelip çakışan ve dikkat dağıtan nesneleri çerçevenin dışında bırakabiliriz. Eğer küçük nesnelerle çalışıyorsak, onları döndürmeniz ve ilginç bir gölge elde etmek için onları farklı konumlara taşımanız daha kolaydır. Diğer türlü kendi konumumuzu değiştirmemiz gerekir. Boş bir yol, parktaki çimenler gibi koyu rengi ve dikkat dağıtcı desenleri olmayan arka planlar gölgeyi daha net bir şekilde ortaya koyabilir. Eğer doğrudan güneş ışığıyla çekim yapıyorsak, ışığın arka planı değil sadece nesneyi etkilediği bir yer bulmak iyi olacaktır. Bazen gölgelerin farklı bir nesnenin üzerine dökülmelerini sağlayarak o nesneye çok farklı bir görünüm de kazandırabiliriz.
Daha fazla kontrol sağlayabilmek için fotoğraf makinasının ayarlarını manuel yapmak iyi bir fikirdir çünkü güçlü bir ışıkta ve gölgelerle çalışırken en önemli şeylerden biri pozlamadır. Otomatik olarak ayarlanmış bir makine ile çekim yapmaya çalışırsak, büyük olasılıkla aşırı pozlanmış ve gölgelerin çok açık olduğu bir fotoğraf elde ederiz. Nokta ölçüm moduyla, en parlak yerden yapılan bir ölçüm ile gölgelerin ve çerçevenin geri kalan kısmındaki aydınlık ve karanlık kısımlarındaki ayrıntıları görebiliriz.
Bilinmeyeni fotoğrafçılıkta belki de en güzel gölgeyle ifade edebiliriz. Görüntünün bir bölümü gizlidir ve henüz bilinmeyeni keşfetmek için istek uyandırır. İzleyiciye eksik olanı hayal etme ve kendi hayal gücüne göre tamamlama olanağı tanır.