Bu sergi ile Sinem Dişli, doğup büyüdüğü şehir Urfa’yı da kapsayan Mezopotamya bölgesi ve Fırat Nehri üzerine son on yıldır yaptığı çalışmalarıyla birlikte yaklaşık oniki bin yıl önce avcı-toplayıcıların kalker, bazalt ve çakmaktaşına şekil vererek inşa ettiği anıtsal yapı Göbeklitepe’ye odaklanıyor.
Sanatçı Göbeklitepe ve bölgesinin çok katmanlı geçmişini, tarihi ve toprağın katmanlarını belgesel ile kurgu arasında gidip gelen bir dil ile araştırıyor. Yerkürenin karmaşıklığını, insanın milyonlarca yılın yaşam tortularını barındıran taş ve suyla ilişkisindeki döngüleri ve günümüzde süregiden etkileşimlerini derinlemesine inceliyor. Gündelik ritüellerin kadim kökenlerinin izlerini sürerek tarihin yeniden yorumlanmasını ve çevremizle olan ilişkimize yeni yaklaşımlar geliştirmemizi sağlayabilecek ipuçları arıyor. Arkeoloji ve jeoloji gibi alanların hayatın kırılgan döngülerini ele alış biçimleriyle tarihi taş üzerinden nasıl okuduğumuza ve kurguladığımıza bakarak, taşı taşa vurarak yarattığımız mekanları, eylem ve oyunları gözlemliyor, evreni ve zamansallığı nasıl algıladığımıza bakıyor. Fotoğraf mecrasının sınırlılıklarını da sahiplenerek, onun muğlak doğası içinde, yer altı ve üstü, yeryüzü ve gökyüzü, geçmiş ve şimdi, gece ve gündüz gibi ikililikleri algılama biçimlerimizden yola çıkarak, zaman, mekân ve canlılar arasında ucu açık birliktelikler oluşturmaya girişiyor.
Ara Güler Müzesi ve Leica Galeri İstanbul‘un ilk ortak projesi olan “Oyuklar ve Höyükler: Göbekli Tepe’ye Bir Bakış” başlıklı sergi 16 Eylül 2019-15 Ocak 2020 tarihleri arasında iki mekanda da izlenebilir.